CHP yandaşı gazeteciler, "ünlüler" İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu
lime lime etmeye doyamıyorlar.
İmamoğlu, Karadeniz turuna eskiden hükümeti destekleyen
gazetecileri nasıl götürürmüş... O otobüste sadece CHP'nin kadrolu
yazarları olmalıymış.
Evet, ağızlarını açtıklarında, yurtdışına çıktıklarında Türkiye'de
ifade özgürlüğü olmadığını söyleyen, kutuplaşmadan yakınan tipler
bunlar.
Bu riyakâr simsarların eylemlerinde, söylemlerinde ahlak, mantık
arayacak değiliz. Mamalarına bakıyorlar.
Ne var ki siyasetin taşlı yollarına henüz adım atmış sayılan
İmamoğlu'nun da yediği sanal dayaktan insicamı bozulmuş
görünüyor.
Olması gerektiği gibi davrandığı için özür dilediği yetmiyormuş
gibi, dün de linç furyasını fırsat bilip kendisine çakan İstanbul
sermayesinin ayağına koşup gerçekte "elaman ağam" diyordu.
Oysa İmamoğlu, geniş seçmen kitlelerine ulaşması önündeki engelin
rakiplerinineleştirileri değil, kendisini dar bir alana hapseden bu
klik olduğunu görebilseydi...
Türkiye'de iktidarın bunların desteğiyle değil, aksine medya ve
kültür endüstrisinde birikmiş bu tortuya rağmen alınabileceğini
anlayabilseydi...
Ve başarılı siyasi kariyerini örnek aldığı Erdoğan gibi, temsil
kabiliyeti olmayan çıkar çevrelerinin değil, Türkiye'nin
çoğunluğunu oluşturan makul seçmenlerin sözcüsü olmaya cesaret
edebilseydi gerçekten kazanırdı.
Ama dereyi görmeden devri sabık talep eden cemaatin nefretinin,
hayat pahalılığı gibi yaşamsal sorunlarına çözüm önerileri bekleyen
ahalinin umurunda bile olmadığını fark edemedi.
İlkesel davranıp sözünün arkasında duramadı, aşağılanan bir kadın
gazeteciyecentilmence sahip çıkamadı, savunmaya geçti...
Sonuç olarak da kararsızlığıyla hem kemikleşmiş tabanına hem de
50+1'i yakalamak için ikna etmek zorunda olduğu potansiyel seçmene
"O kumaş bunda da yokmuş" dedirtti.
Geçmiş olsun.