Kendimi bildim bileli, Kenan Evren yaşarken her adı geçtiğinde
fena şeyler söylemiştim, yazmıştım.
Zira çok kötü işler yapmıştı; üstelik de tarifi imkansız bir
kibirle ve fütursuzlukla.
Yargılanması için de elimden geleni yaptım.
12 Eylül darbecilerini koruyan, Anaysanın geçici 15. maddesinin
kaldırılması için 2010 referandumunda "evet" kampanyası için
çalıştım. Bereket biz kazanmıştık. Neticede yargılanmış, mahkemede
ifade vermiş, hüküm giymiş, rütbeleri sökülmüştü. Yani hayattayken
darbe yapmaktan ceza almış, rütbesiz bir şekilde yüksek mahkemenin
nihai kararını bekliyordu.
Şimdi gelen ölüm haberinin onun hakkındaki kanaatlerime ne gibi
etkisi olabilirdi ki? Kötü bir adam ölmüştü işte.
Ölümüne sevinecek değildim.
Ecelinin gelmesinin suçlarının bir karşılığı olduğunu da
düşünmüyordum elbette. Ayrıca bir ailesi vardı ve ölünün ardından
gösterilmesi gereken asgari saygı bence mevtadan ziyade onun
yaşayan yakınlarıyla alakalıydı.
Bağlandığım televizyon yayınlarında bu çerçevede dikkatli konuşmaya
çalıştım. Ne var ki heyecanlı bir adamın, umarım konuşmanın
şehvetiyle çocukluk etmemişimdir.
Senin darben hangisi?
Sosyal medya ise Evren'in ölüm haberiyle adeta yıkıldı. Solcusu,
liberali, ülkücüsü, İslamcısı nefretlerini ifade ediyordu.
Ama ortada bir gariplik vardı.
Çünkü bugün bir darbecinin arkasından lanet okuma konusunda
ortaklaşan Türkiye halkı ne bugün ne de geçmişte topyekün halde
darbe karşıtı olmuştu.
Aynı parlamentoda çalıştıkları seçilmiş siyasileri asan 27 Mayıs
darbesinin "bayram" ilan edilmesi için önerge veren ve kabul
ettiren CHP değil m