Bir yandan yazarken bir yandan da TV'den CHP'nin
Taksim'deki mitingini izliyorum. Alan dolu. Ak Partili
milletvekilleri beraberindeki partililerle İstiklal Caddesi'nden
meydana doğru yürüyorlar.
Günlerdir CHP'nin eylemine çağrı yapan benim gibi pek çok insan
için umut verici, özlemiştik.
Bayrağını alıp Cumhuriyetin, demokrasinin, siyasetin ve vatanın
yanında durmaya gelen CHP'lilere teşekkür ediyorum.
Ama hepimizin arzusu olan bu görüntülere zarar verenler de
vardı.
"Gerici" dedikleri, "örgütsüz" diye küçümsedikleri halk sokakta
"arkalarını" kurtarırken pencereden başını bile çıkartamayan müzmin
ukalalar, sol örgütler mesela... Fetullahçı cuntaya değil siyasal
iktidara karşı slogan attılar. Ya, aynen öyle, askeri darbenin
hedefi olan siyasete... Sorsanız hepsi anti militaristtir.
Hani siz örgütlüydünüz? Gelince de tabanları yağlıyordunuz ama
yalnızca gaz, su sıkan polise "kaskını çıkar öyle gel" diye
kolpadan delikanlılık yapıyordunuz...
Darbecilerin tanklarının, makineli tüfeklerinin üzerine hiçbir
yerden emir almadan, "yekten" dikilen "gerici" kız kardeşlerinize
deseydiniz ya:
"Siz durun bacım. Emperyalizme ve militarizme karşı
yılardır örgütlüyüz. Üç beş silah falan da var elimizde. Biz
önden gideriz" diye.
Yemedi değil mi? Yemez.
Çünkü karşındaki sana en fazla gaz sıkıp gözaltına alacak Türk
polisi değil, tanklı tüfekli, gözü dönmüş Pensilvanya askeri.
Basıyor tetiğe. 250 canımızı aldılar.
Yarın Türk halkı, çocuklarınız bile, sizi, fikir babaları
yurtdışına kaçan Fetullahçı cuntanın yerine bıraktığı ikame malları
olarak hatırlayacak.
Ne acı değil mi?