Bir arkadaşım, muhalefet yandaşı Şalom'un siyonist "Baş"
yazarının Fransa seçimleriyle ilgili yazım üzerine söylediklerini
göndermiş...
Hey, bu dil, üslup senin değil demeyin.
Haklısınız.
Ne var ki bir tartışmada ağzını bozan, muhatabını yaftalayan
terbiyesize misliyle cevap vermek haktır...
Hatta ben ve gazetem hakkında yazdığı şu satırlardan ötürü İvo
Molinas gibi "iddialılara" lazımdır da:
"İktidar yandaşı Sabah yazarı, İslam karşıtı aşırı sağcı Le Pen'in
kazanması için dua ediyor! İslam karşıtı olursa olsun önemliolan
Avrupa karşıtlığı ve tabii ki demokrasi düşmanlığı. Kimya iyice
bozulmuş..."
Arkadaş, kocaman adamsın, gazete yönetiyormuşsun... Macron'un
hayrındansa Le Pen'in şerri dediğim yazımdaki tezleri eleştirmek
varken bu kalıplarla, önyargılarla kurulmuş cümlelere ne gerek
var?
Madem dilin, düzeyin bu, alışmışsın cevap almamaya, pekâlâ sana
uyacağım...
Beni yeri gelince eleştirdiğim ama bunu kompleks meselesi
yapmadığım iktidarın yandaşı ilan etmişsin ya... Şöyle bir sayfana
baktım...
CHP'li belediye trolünden hallice paylaşımlar yapan bir adam çıktı
karşıma.
Ayrıca İslam'ı önemsemeyen bir demokrasi düşmanıolduğumu nasıl
böyle rahat rahat söylersin?
Yoksa sadece şark kurnazı mısın?
İsrail ile Türkiye'nin diplomatik ilişkilerinin düzelmesi
gerektiğini savunduğum için, tıpkı senin şimdi yaptığın gibi
saldıran "İslamcılara" mı göz kırpıyorsun?
Senin ve simetrindeki mahallede duran yobazları umursayacak
olsaydım, kızdığın yazıyı yazar mıydım sence?
Le Pen ülkedeki ötekilere, Paris sokaklarında AB polisine sarı
yelekli kadınların ellerini koparttıran Macron'dan fazla ne
yapabilir ki diye sorabilir miydim?
Sen böyle sorular sorabiliyor musun mesela İvo Bey?