Zaman gazetesine kayyum atanmasının ardından koparılan gürültü
yüzünden asıl konuşulması gerekenleri konuşamadık. Boydak Holding'e
yönelik operasyon süreci de farklı gelişmedi. Eski
Cumhurbaşkanlarından Abdullah Gül'ün henüz soruşturma sürecindeki
zanlılara adeta kefil olan açıklamaları yüzünden, şirket niçin
mercek altında dönüp bakmadık bile.
Ne yazı ki, Gülen Cemaati'nin ajitasyonlarına ve parmağını
ıslatarak havaya kaldırıp kendisine siyasi güzergâh çizen ikbal
pervanesi gazetecilerin "hakkaniyetli çıkışlarına" takılıp kalarak
vesayetle mücadelenin üzerine toprak atıyoruz. Devletin zaaflarının
tartışılmasını öteliyoruz.
Düşünün yıllardır bu ülkede yayın yapan dev bir medya kuruluşu
Zaman. Ne var ki neticede ticari bir işletme olan bu grup, en temel
hukuki gereklilikleri bile yerine getirmemiş. Şirketin demirbaşları
bile şirkete ait değil! "İşadamı" Boydaklar da iddialara göre Gülen
çetesine para akışı işine girmişler.
E o zaman matruşka gibi şirket içinde şirketlerle Türk Ticaret
Kanunu'nun başını döndüren bu kuruluşa yönelik hukuki müdahalenin
siyasi tavırlar açıklanarak izah edilmesinin anlamı ne?
Gülen çetesi mensuplarının yurtdışındaki "gerekçeler hukuki değil
siyasi" manipülasyonlarına katkı sağlamak için mi?
Yoksa küçücük bir bakkal dükkânı tabelasını azıcık büyük olsa
başına tüm maliyesiyle çökeceğinden şüphe etmediğimiz devletin
Gülen çetesi hakkındaki aymazlıklarını örtmek için mi?
Haksız mıyım? Konuşulan yargısal süreçleri, Türkiye'de her
vatandaşı, kurumu ve kuruluşu bağlayan yasalara açıkça uyulmadığına
dair delilleri paylaşarak anlatmak yetmiyor mu?
Terör sorunundan yeni anayasa mevzuuna kadar hemen hemen her
alandaki tartışmalarda şahit olduğumuz bu kolaycılıktan bir an önce
kurtulmamız gerekiyor.
Biliyorum, ağır travma geçirmiş bireyler ve toplumlar komplo
teorilerine yatkın oluyor. Hamasi çıkışların alıcısı da çok.