7 Haziran seçimlerine giren CHP, MHP ve HDP fiili ittifak
halinde. Bunların yanı sıra irili ufaklı diğer partiler de
seçmenlerine açıkça "Bir seçim bölgesinde kimin Ak Parti'ye karşı
şansı yüksekse ona oy verin" çağrısı yapıyor. Bu durum yasalara
aykırı olabilir ancak meşru bir siyasi pratik olduğu da ortada.
Ne var ki her şey bundan ibaret değil. Gülenciler, PKK ve DHKP-C
gibi demokratik siyaset dışı odaklar ve illegal yapılanmalar da
muhalefetin safında. Ayrıca muhalefetin arkasında bugüne değin eşi
benzeri görülmemiş bir medya desteği var. Ülkede yayın yapan 30
ulusal gazetenin 20'si muhalefet bloğu yandaşı. Televizyonlar için
de durum farklı değil. Yabancı basın da Türkiye'deki muhalefet
bloğu için seferber olmuş durumda. Her gün mutlaka birinde Ak Parti
ya da Erdoğan gibi hareketin kurucu unsurları hakkında manipülatif
yazılar çıkıyor. Bölge ülkelerinin, Avrupa'nın ve ABD'nin baskın
siyasi unsurlarından gelen Türkiye'deki muhalefet cephesine yönelik
destek mesajlarının ardı arkası kesilmiyor. Daha ne olsun değil
mi?
Ak Parti'nin, parası, medyası hatta illegal silahlı tehdit gücü
bile olan bu ittifak karşısındaki yegâne gücüyse oy! Tayyip Erdoğan
il il gezip, bir iktidarın belirlenmesinden çok, Cumhurbaşkanı
olduğu ülkesinin son 13 yıldaki demokratik ve ekonomik
kazanımlarının akıbetini belirleyecek 7 Haziran için vatandaşları
sandığa çağırıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu da seçmeni ikna etmek
için sesi kısılıncaya kadar miting yapıyor.