Herkesle helalleşiyorlardı...
Hatalarını anladıklarını, artık faşistlik,
ayrımcılık yapmayacaklarını, insanlara, değerlerine
hakaret etmeyeceklerini, bu kez samimi olduklarını
söylüyorlardı.
Oyunu alamadıkları dindarlara, muhafazakârlara, yoksullara,
emekçilere şirin görünmek için camiden, gecekondudan çıkmıyor,
iftar sofralarından kalkmıyorlardı.
Poz verirken kareye mutlaka bir başörtülü kadın, takkeli hacı amca,
"köylü" sıkıştırıyorlardı.
Numaracılık çığırından çıkmıştı...
Öyle ki seçilir seçilmez ilk işi belediyeden muhafazakâr işçileri
kovmak olan İmamoğlu, teravih namazını 40 rekât
kılmaya başladığını söylüyordu.
Halk, birkaç ayda evlad-ı Fatihan'a dönüşen Canan
Kaftancıoğlu'nun ifadesiyle "takiyelerini" yemedi.
Kaybettiler. Aynı zamanda soğukkanlılıklarını da...
Daha sandıklar soğumadan...