Koronayla ilgili bilimsel gerçekler ortaya çıkmaya
başlayınca, pandemide halka ekranlardan korku
saçan felaket tellalları da
kıvırmaya başladılar.
Çaktırmadan, "tartışılmaz" dedikleri tedavi yöntemlerinin ve
izolasyon tedbirlerinin aslında çok da gerekli
olmadığını satır aralarında itiraf ediyorlar.
Hallerinde mahcubiyetten eser olsa tamam diyeceğim. Herkes
yanılabilir, doğru bildiğinin yanlış olduğunu anlayabilir...
Ama özeleştiri şöyle dursun, bu arkadaşlar zeytinyağı gibi üste
çıkıp çelişkilerini ortaya koyanlara saldırıyorlar.
Bol keseden tavsiye ettikleri işlevsiz yasaklar yüzünden
hayatı kayan vatandaşın, belini
doğrultamayan esnafın sitemine bile tahammül
edemiyorlar.
Dün de Habertürk'ün ağzı bozuk
kalemi, "güruh" dediği kendisini
eleştirenlere "düşük zekâ" diye hakaret ediyordu.
Ardından da "bu bilimsel
tavrını" bir bedduayla taçlandırıyordu:
"Onlara temennim, en yakınlarının ağır bir koronaya
yakalanması. Hanya'yı Konya'yı görsünler diye.
Beddua mı? Beddua."
Beddua etme alışkanlığını, birer birer yurt dışına firar......