Cumartesi günü yaşanan çatışma esnasında hayatını kaybeden
Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin dün cenaze töreni vardı.
On binler Elçi'yi son yolculuğuna uğurladılar.
Tüm Türkiye ise Elçi'nin nasıl ve kim tarafından öldürüldüğü
sorularına cevap arıyor. Olay yeri incelemesi yapan görevlilere
ateş açılması hatta bu sırada el yapımı bombaların bile
kullanılmasının sağlıklı bir soruşturmayı engellediği belirtiliyor.
Yani cinayet mahallindeki deliller karatılmış durumda.
Dün bu soruya yanıt aramak için kentten pek çok kişiyle telefon
konuşması yaptım. Kentte hava çok gergin olduğu için de kimse
ismini vererek konuşmak istemiyor. Ancak herkesin üzerinde
uzlaştığı nokta, Elçi'nin ne PKK'nın ne de örgüt çevresinin iddia
ettiği gibi devletin hedefinde olduğu.
Ortak anlatımlara göre olay şu şekilde gelişti: Cinayetten bir gün
önce bir polisin şehit edilmesi olayına karışan YDG-H'li militanlar
PKK'lı bir teröristin evine ziyarete gittiler. Bu ziyaret sırasında
sivil polisler de takipteydi. Ancak takip yapan polislerin bu
kişilerin bir gün önce çatışmaya giren teröristler olduğunu
bilmedikleri iddia ediliyor. İşte bu yüzden hazırlıksızlardı ve
durdukları taksinin içindeki YDGH'liler kendilerine uzun namlulu
silahlarla ateş açtığında büyük kayıp verdiler.
Polisleri şehit eden YDG-H'liler olay yerinden uzaklaşıp
kendilerini Sur'daki hendeklerin olduğu "güvenli bölgeye" atmak
için kaçmaya başladılar.
Seçtikleri sokakta ise Tahir Elçi, Dört Ayaklı Minare'nin dibinde
basın açıklamasını yapıyordu.