Son günlerde İstanbul'da hummalı bir çalışma var.
En işlek yollardaki bitmek bilmeyen inşaatlardan,
turistik bölgelerdeki betonlaştırma çalışmalarından,
mahalle aralarında kazılıp unutulan çukurlardan bahsetmiyorum.
Onlar bildiğiniz gibi, "açık uçlu", ne zaman
bitecekleri belli değil.
Artık yargı işi bitirsin diye kayyum müteahhitler mi
belirler yoksa metro inşaatlarında olduğu gibi Ulaştırma
Bakanlığı işe el mi atar, Allah bilir.
Ama İBB'nin İstanbul'u billboard'larla donatma seferberliği
son hızla devam ediyor.
Ekrem Başkan nerede bir boşluk görse hemen
bir reklam panosu konduruyor. Işıklısından, cıvıl cıvıl...
Dün de kentin içinden varisli damar geçen geçen otobanların
kenarlarına asılan yeni billboardların resimleri elden ele
geziyordu.
E5'de, TEM'de egzoz gazını, tozu, dumanı emen dikey bahçeleri
söktüler, cillop gibi beton yüzeyler ortaya çıktı ya...
Heh işte boşlukları da değerlendirelim, dolduralım, otobanı daha
soluk alınmaz hale getirelim demişler. Akıllarına sağlık!
Mühendis rakiplerini geride bırakıp seçilen ve asıl
mesleği müteahhitlik olan İmamoğlu şimdi reklam
pazarlama alanında para görmüş olmalı.
"Marka şehir" İstanbul derken kastettiklerinin bu olduğunu, dört
bir yanı ünlü markaların reklamlarıyla donatılacağını tahmin
edebilir miydiniz?
Baksanıza Ezel'in parçasındaki gibi, "Işıl ışıl her yer, her
yer sanki pavyon."
EKREM BEY GAMSIZLIKTA BİR DÜNYA MARKASI
Meteorolojinin, telefonlarımıza mesaj gönderen AFAD'ın
uyarıları boşuna değilmiş.
Bayramın ilk günü akşam saatlerinde başlayan yağış, aralıksız
ertesi gün öğlene kadar sürdü. Ama ne yağmak... Tam 7000
şimşek kaydedilmiş.
Ben oturdum bu eşsiz manzaraya seyre daldım... Tabii aklıma hemen o
an bodrum katlarındaki evlerinde, su basan iş yerlerinde eziyet
çekenler geldi.
"Kentin yöneticilerin işi ne zor. Her çakan şimşekte
nerenin borusu patladı, hangi mazgallar tıkandı diye
hop oturup hop kalkıyor olmalılar" diye
düşündüm.