TRT'de yayınlanan "Bir Fikrim Var" yarışmasında jürinin finale
kadar yükselttiği "organik hoşaf" buluşu eleştirilere ve esprilere
konu oldu.
Hoşaf, günlerdir Twitter'ın en çok konuşulanlar listesinde (TT) ilk
sırada.
Gençlerin esprilerine amenna.
Bunca dert arasında yüzümüzü
güldüren altın bulsun.
Ancak bir kesim var ki, tepkileriyle "Hoşafın yağı kesildi" diye
bahane arayıp kazan kaldıran yeniçerileri andırıyor.
Yarışmada "yüzde iz bırakmayan dalış gözlüğü icadı" gibi adaylar
dururken, ayran gibi alkolsüz "milli içecekler" tanımını akıllara
getiren organik hoşafa "iltifat" edilmesine içerlemişler.
Tabii ki bu hazımsızlıkta ürünü geliştiren gıda mühendisi
hanımefendinin başörtülü olmasının da payı var.
Yani diyorlar ki:
"Çok alametlere bir yenisi eklendi. İktidardakiler bilimi ayaklar
altına alıyor. Bunlar 'şeriatın" ayak sesleri!"
Oysa tek anlamadıkları şey hoşafın tadı değil.
Bilim diye sahiplendikleri şeyin kendisi de katı pozitivizmden
başkası değil.
Öyle ya, sırf başörtülü bir kız buldu ve akla ayran tartışmalarını
getiriyor diye küçümsedikleri o hoşafı organik yapan da bilim değil
mi?
Acaba, bir gıdanın, pastörize edilmeden doğallığını koruyarak raf
ömrünü uzatmak için okuyup üflemenin yeterli olduğunu falan mı
sanıyorlar dersiniz bu pozitivist cahiller?