Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 16 yıldır girdiği tüm yerel ve
genel seçimlerin yanı sıra referandumların da galibi. Bu yüzden de
o ve partisi tam 16 yıldır iktidarda.
Bu uzun süre nedeniyle kimi zaman "metal yorgunluğu" tartışmaları
yapıldı. Ancak bu tartışmalar zaferle çıkılan her seçimin ardından
unutuldu gitti.
Çünkü bu teşhisi, iddiaları tek gerçek ve meşru hakem olan seçmen
sandıkta doğrulamıyordu. Demek ki teşkilat, taban o kadar da
yorulmamıştı... Demir işlediği, sürekli sorumluluk yüklendiği için
paslanmıyordu.
Yine bir seçim arifesindeyiz ve şahit olduğumuz tablo bize asıl
kimin yorgun olduğunu net şekilde gösteriyor.
Bakın bu kez seçim çalışmalarına önce başlayan yine Erdoğan
oldu.
Cumhurbaşkanı dün, İstanbul'da kişi başına düşen yeşil alan oranını
yüzde 10 artıran Millet Bahçeleri'nin açılışı vesilesiyle sahaya
indi.
Ne yazık ki heyecandan eser yok. Daha aday bulacaklar... İşin kötüsü bulacakları adayların yüzünden yorgunluk akıyor. Çünkü üzerinde tartışılan adaylar defalarca halkın karşısına çıkıp "istenmiyorsunuz" cevabını almış isimler.
Onlardan biri, gazetecilerin "İstanbul Belediye başkanı olursanız halka ne vaat ediyorsunuz" sorusuna "Daha fazla özgürlük" yanıtı veriyordu geçenlerde.
Bir yerel yönetici adayı için ne vizyon ama...
Ama tabii ki hiçbiri, "Size eski İstanbul'u" vaat ediyorum deyince zamanın İstanbul Belediye Başkanı olan rakibinden "Eski İstanbul'u bu kadar özlüyorsa bir hafta çöpleri almam olur biter" yanıtı alan adayın eline su dökemez. *** Müzminleşen bu hale bakınca Türkiye'deki asıl tartışmanın iktidar değil muhalefet yorgunluğu kavramı üzerinden yürütülmesi gerektiği ortada.
Gelin görün ki, temel refleksleri düzenli olarak manipüle edilen muhalif seçmen mevcutları desteklemekte kararlı. Bazen seçim hezimetlerinin ardından hayal kırıklığı yaşıdığı oluyor. Ama sonuçta yine defalarca kaybetmiş olana oynayıp kazanmayı ümit ediyor.
İktidar umutlarını yükledikleri partilerin enerjisi, hislerine tercüman olmasını bekledikleri medyanın yalancılığı ortada...
Nasıl gerilmesinler, mutlu olsunlar, akıl sağlıklarını korusunlar?
Bu kısır döngüye can mı dayanır? İnsanda psikoloji mi kalır Allah aşkına?