Hürriyet'in eski başkırosu pazar mazar demeden dün yine
patronunun işlerine koşturuyordu.
Tavuk çiftliğinden ve "en iyisi işlek bir yerde tekel bayiinden"
hallice bir proje geliştirmiş ve eğitim "işine" göz dikmişti bu kez
de.
Yazısında Cumhurbaşkanı'na seslenen eski başkıro özetle Erdoğan'ın
bir eğitim seferberliği başlatması halinde patronu Aydın Doğan'ın
da "seve seve" kendisine yardımcı olacağını söylüyordu. Tabii ki
evlerden ırak kendine has üslubuyla:
"Şuna ben de eminim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle bir geminin kaptanlığını yapmaya karar
verirse başarılı olur.
Tanıdığım Aydın Doğan'ın da bu gemide olacağına eminim..."
Breh breh ve de Allah Allah.
Aldı mı beni garip sorular...
Tamam sorunlarımız elbette var.
Ama Erdoğan'lı yılların ulaştırma ve sağlık gibi en başarılı olduğu
alanlardan biri sayılan eğitimde niçin Aydın Doğan'ı da cepheye
çağıracak kadar acil bir seferberliğe ihtiyaç olsundu ki?
İlkokul talebelerine tablet bilgisayar dağıtılırken bile
"masraffff" diye titreyen namelerle manşetler atan yine onun
gazeteleri değil miydi?
Ayrıca eski Başkıro, niçin "türlü fedakârlığa hazırız albayım"
ağızları yapmaya başlamıştı?
Evet benim aklıma da sizin gibi şu zengin liselerinin mezuniyet
balolarındaki "hökümet protestoları" geldi.
Anlaşılan o ki Başkıro, Beştepe'nin, bir avuç sosyete ailesi
dışında kimsenin önemsemediği bu eğlenceleri çok ciddiye aldığını
düşünmüş ve "uzlaşı pilavını yine ısıtırız" diye heveslenmişti.