Adalet ve Kalkınma Partisi dün 6. Olağan Kongresi'ni yaptı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 1380 oyla genel başkanlığa seçilirken,
Partinin A Takımı olan Merkez Karar Yürütme Kurulu'nun üyeleri de
belli oldu.
Listede 29 yeni isim var. Ancak teşkilat, örgütlenme ve hukuk
işleri gibi kritik pozisyonlara bakıldığında mevcut yapının büyük
oranda korunduğu görülüyor.
24 Haziran'da milletvekili adayı olmayan 8 üyeye yeni MKYK'da yer
verilmesi de bu hassasiyetin göstergesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu yoğun dış gündeme rağmen işi yine sıkı
tuttuğu ve listelerle dar bir ekiple bire bir yürüttüğü rahatlıkla
anlaşılıyor.
Zira tıpkı yeni kabinenin açıklandığı günlerdeki gibi, sızmaması
gerekenler yine dışarıya sızmadı.
Öyle ki, konuştuğum bazı MKYK üyeleri listede yer alacaklarını gün
içerisinde öğrendiklerini söylüyorlar.
Hatta kimileri bir görev beklemedikleri için yaptıkları tatil
planlarını ertelemek zorunda kalmışlar.
Yeni MKYK'nın seçimlerin hemen ardından iş başı yapıp toplandığını
da "bu ne hız" diyerek hatırlatalım.
Keşke ülkenin ana muhalefeti de biraz şaşırşa! "Tek adam ondan canım" bahanesini bırakıp, bu yönetim kabiliyetinin kodlarını çıkartıp feyz alsa.
Zira Tayyip Erdoğan için de Kemal Kılıçdaroğlu için de partilerinin ve ülkelerinin başına seçilmek için girdikleri yarışta şart belli. Hepiniz biliyorsunuz işte:
Parti içinde delegeyi, ülke genelinde de seçmeni "yönetebileceğinize" ikna etmek.
Demokrasi tarihi boyunca, insanlığın ortak aklı da daha iyi bir alternatif kural bulabilmiş değil. *** İşte kimileri bu temel meşruiyet şartını Kemal Bey gibi yerine getiriyor...
Delegelerinin yarısına yakını kendisini istemediği halde, "tamamının istemediğini söyleyemezsiniz ama" diye direniyor. Enerjisinin çoğunu tam performans yönetmediği partisinin içişlerine kanalize ettiği için de iktidar perspektifi güdük kalıyor.
Kimisi de Erdoğan gibi, iktidarda olduğu kadar parti içinde de meşruiyeti önemsiyor. Sürekli, partiyi iktidara göre kalibre ederek diri tutuyor. Bu dinamizmi sayesinde de 16 yıldır ne parti içinde ne ülkede liderliğini kaybediyor.
Kaybetmek isteyen bu tabloya bahane bulur...
Kazanmak isteyense külahı öne koyar düşünür.
Bu konuda bir "deneme" yapan Muharrem İnce'nin görüşlerini de en az Kemal Bey kadar merak ediyoruz tabii ki.