Memlekette sürülmemiş tarla kalmamış gerçekten de;
üstelik de tersten...
Bir gün, "din iman" diyerek milleti kafalayan Fetullahçıların,
CIA'nın dizayn ettiği bir casusluk şebekesi olduğu
ortaya çıkıyor...
Ertesi günse ülkenin "solcu" ana muhalefet partisi
liderinin darbe gecesi cuntacılarladiyaloğu...
Evet, Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz gecesi indiği Atatürk Havalimanı
VIP salonundaki görüntülerinden bahsediyorum.
Ortalık yıkılıyor, vatandaş isyanda...
Ama ne kendisinden ne de partisi CHP'den, genel başkanlarının
o gece kiminle nasıl bir diyaloğa girip,
darbecilerin tanklarını VIP salonu önünden
çektirebildiğine dair bir açıklama geliyor.
Gerçi, haklısınız, nasıl izah edecekler ki...
Önüne dikilemediği darbeci tanklarını bir telefonla
hareket ettirebilen adama, ne derse desin sormazlar mı...
"Madem böyle bir ilişkin ya da kabiliyetin vardı da niye
vatandaşı paletleri altında ezen diğer cuntacı tanklarını
kışlalarına döndürmek için kullanmadın" diye.
Hakikaten, bir gazeteci olarak yeniden soruyorum Sayın
Kılıçdaroğlu...
Tamam, her ne kadar, işgal ettiğiniz o koltukta bir
zamanlar Kurtuluş Savaşı kahramanı oturmuş olsa da cesur
olmanız şart değil. Ama hiç olmazsa
bir TV'ye telefonla bağlanıp, halkını esir
almaya kalkan bu alçaklara karşı insanları da mı
uyaramazdınız? Hani sözüm ona solcu, anti militarist, sivil siyaset
taraftarısınız ya...
Ancak belli ki referanduma, yani siyaseten bitişine iki
gün kala Kemal Bey iyice gözünü karartmış.