Dikkat ettiniz mi, ne trafolara giren kedilerden bahseden var ne
de oyların çalındığından...
Tabii ki, Hakan Şükür ve milyonluk seçim harcamasına para bulabilen
polis memuru bağımsız adaylarını dahi seçtirmeyi başaramayan
"kitlesel cemaat trolleri" dışında.
Peki ne oldu da 6 Haziran'a kadar başında her partiden gözetmenin
olduğu şeffaf sandıkların üzerine oturulmasını dahi teklif edenler
7 Haziran akşamı YSK'ya kefil oldular? Yok bu sefer de seçimleri
kazanamadılar. Ama topyekûn yan yana gelip 13 yıllık iktidar
partisinin hükümeti tek başına kuramamasını sağladılar. Çanakkale
Belediyesi'nin yaptığı gibi CHP'lilerin bile şerefine pilav
dağıttığı HDP'lerine barajını aştırabildiler.
Obama'sı, Putin'i, bunca yıllık iktidarın ardından seçimlerden
birinci çıkan Ak Parti'yi kutlarken, onlar barajı aşmanın ve
muhalefetken yerinde saymanın sarhoşluğuyla naralar atmaya
başladılar. Şüphesiz en komik olanları da diktatör dedikleri
siyasinin eski partisini sandıktan iktidar olarak çıkartmamanın
mümkün olduğunu gördükleri halde, "tek adamlık" martavalını hâlâ
sürdürenler.
Ak Parti'nin tabanını tanımlamak için kullandıkları Aziz Nesin'in o
meşhur "yüzde altmışını" revize edip "yüzde kırk bire" düşüren Mine
Kırıkkanat tipi nefret özneleri de fena sayılmaz aslında.
Haklısınız, Çinlilerin "İlginç zamanlarda yaşayasın" bedduasının
tuttuğu bizler daha ne garipliklere alışığız. Bunlar ne
ki?