İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü kampüse bir cami
yapılacağını açıklamıştı. Rektör gelen tepkiler üzerine de "Sadece
cami değil, isterlerse sinagog da açarız" demişti. İşte o tepki
veren öğrenciler bir imza kampanyası başlattılar. Rektörlüğe
sunulmak üzere imzaya açılan metinde öğrenciler gerekçelerini şöyle
anlatıyorlar:
"Dini ihtiyaçlarımı yerine getiremiyorum en yakın Budist tapınağı
2000 km ötede kalıyor. Öğle tatillerinde gidip gelemiyorum.
Konfüçyanizm, Taoizm ve Budizmle birkaç yıldır ilgileniyorum. Dini
vecibelerimi yerine getirebileceğim bir alan olsa çok iyi
olurdu."
Evet, "istemezükün" bir adım ötesine geçen bu tarz, insanlık için
küçük, Türkiye muhalefeti içinse büyük bir adım. Şiddet içermeyen
ve az da olsa neşeli, yaratıcı bir metin üreten bu ilerleme için
azıcık sevinebiliriz. Ne var ki, bu artılar, muhalefetimizin hâlâ
özgürlükçülüğe yaklaştığı anlamına gelmiyor. Zira bir kesimin inanç
özgürlüğünü yaşaması, başka bir kesim tarafından maksimalist
taleplerle engellenmeye çalışılıyor. Gündelik dile tercümeyle, "O
bir istiyorsa ben beş istiyorum anasını satayım. Hadi yap da
görelim" deniliyor.