Mısır'da seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi deviren
cuntanın yargısı birbiri ardına idam kararları veriyor.
Dünyada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dışında bu zulme, demokrasi
skandalına tepki veren yok.
Bu duyarsızlıkla ilgili bir problem değil. Aksine, bölgeye,
özellikle Mısır'a ve Türkiye'ye karşı ilgileri doruk yapmış
durumda.
Çünkü asırlık Ortadoğu politikalarında bir kırılma anlamına gelen
bu iki ülkedeki hareketlilik yeni bin yılın karakteristiğini
belirleyecek.
Denemeyi sürdürüyorlar ama Türkiye'de başaramadılar. Askeri ve
bürokratik vesayeti tasfiye edip siyaseti muktedir kılan, iç
barışını ve ekonomik kalkınmasını sağlayan, dış politikasını
bağımsızlaştıran Türkiye'yi durduramadılar.
Ancak ne yazık ki Mısır'da istediklerini "şimdilik" elde
ettiler. Bu başarılarındaki en büyük etken kuşkusuz ki Mısır'ın
demokrasi macerasının henüz başında olması.
Bu açıdan Mısır'ın konjönktürünü kısmen Türkiye'nin 1960'larına
benzetmek mümkün. Mursi'nin iktidarda kalma süresi darbeciler
tarafından idam edilen Menderes kadar uzun olmadı. Ama askerin
hışmını üzerine çekme gerekçeleri benzer.
Mursi'nin Mısır'ı ABD'nin ve İsrail'in güdümünden çıkartma
potansiyeline bile tahammül edemediler. Halkın, meşru siyasi
temsilcileri vasıtasıyla yönetimi almasına bir kere müsaade
edilirse devamının geleceğini biliyorlar.