Hükümet erken seçim kararını açıkladığında muhalefetin akıl hocalarının ilk refleksi, "ne zaman kullanılacak" diye beklenen Abdullah Gül kartını ileri sürmek oldu.
"Ben de aday olacağım" diyerek oyunu bozan İyi Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener'in ağzından dinleyelim:
"HDP'nin de içinde yer aldığı, İyi Parti'nin de, CHP'nin de Saadet Partisi'nin de bir araya gelip Sayın Gül'ü aday göstermemiz istendi bizden."
Fatih Altaylı da programında ısrarla sorduğu "Kim istedi" sorusuna cevap alamadığı için biz "akıl hocaları" demeye devam edelim...
Gül de ikna edilemeyince ortak aday formülünü rafa kaldıran "akıl hocaları" bu kez seçimi ikinci tura bırakma taktiğine yöneldiler.
Mümkün olduğunca çok aday çıkmalıydı ki, Erdoğan seçmenleri arasında kafa karışıklığı yaratılabilsin...
Ancak hangi okyanusun rüzgârıyla dolduğu meçhul balonlar seçime sayılı gün kala birer birer söndü.
Anketler, CHP'den Akşener'e kaçan oyları büyük oranda geri alan Muharrem İnce'nin en iyi ihtimalle yüzde 25-27 bandına sıkıştığını gösterince de hesaplar yeniden masaya yatırıldı.
Çünkü ne yapılırsa yapılsın hiçbir bölen, doğasında bu iş olan HDP kadar bölemezdi. Tarih bir kez daha bunu dayatmıştı.