Kuşkusuz geldiğimiz aşamada sağ ve sol kavramları, eksenleri
tanımlamaya yetmiyor. Sanırım içinde bulunduğumuz çağda yerelciler
ve küreselciler tanımları, ayrımların sınırlarını daha net
gösteriyor. Sağı genel anlamda yerliciler, solu da küreselciler
temsil ediyor.
Örneğin, eski Eş Başkanları Cem Özdemir'in, PKK-YPG gibi "batılı
süper güçlerin" bel altı aparatlarına verdiği desteğin ardından
Yeşillerin yeri belli... Küreselcilerin yanı...
Fransa'da da durum farklı değil... Hangimiz, partisi Fransa'daki
seçimlerden birinci olarak çıkan aşırı sağcı etiketli Marine Le
Pen'in istifaya çağırdığı Cumhurbaşkanı Macron'a "solcu"
diyebilir?
Kafası karışık olanlarımız, aylardır Paris sokaklarında eylem yapan
solun doğal teorik tabanı emekçilere ve "dezavantajlılara" kulak
verebilirler. Le Pen'in bir yerelci olduğunu görmek içinse,
Macron'un "sınır ötesi ittifak arayışlarına" yaptığı sıkı
muhalefete bakmak yeterli.
Bu kategorizasyon yalnızca eski kıtayla sınırlı değil elbette.
İzolasyon vaadiyle ABD'de iş başına gelen Donald Trump içeride
küreselci muhalefet ve devlet aygıtı mekanizmalarıyla savaş
halinde.
Türkiye'ye bakalım... Solcularımızın yıllar sonra, camide Kuran
okurken çekilmiş videolarıyla seçim kampanyası yürüten bir belediye
başkan adayında birleştiklerine şahit oluyoruz. Bu durumda "Sol mu
kaldı Seda abla" diye söylensek sanırım haksızlık etmiş
olmayız.