Kiminle konuşsam aynı şeyden yakınıyor:
"Bitmedi gitti şu kış da..."
Ama yalnızca nihayet geride bıraktığımız mevsimle alakası yok
vatandaştaki bu halin.
7 Haziran öncesi bastırdı kara kış. Şairin dediği gibi kurşun gibi
ağırdı hava, çöreklendi Türkiye'nin üzerine.
Hatırlayın, terör örgütleri ve satılık medyası elbirliğiyle
gerdiler ülkeyi.
Seçimlerden hemen önce Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı seçmeni tehdit
etmek için gazetecilerin flaşları önünde katlettiler.
Tehditle, merkez medya cilalamasıyla yürütülen seçim kampanyasından
PKK'nın siyasi kanadına büyük bir seçim zaferi kazandırdılar.
Onların yaptığı ilk işse, çözüm masasını devirip terörü yeniden
başlatmak oldu. HDP'nin yoğun oy aldığı kentlerde PKK kantonlar
ilan etmeye kalkıştı.
Kimilerinin iyi niyetle attığı oylar hepimize, hendek, mayın, el
yapımı patlayıcı, çoluk çocuk asker polis yüzlerce şehit olarak
geri döndü.
İçeride bunlar yaşanırken, sınırlarımızın dibinde de hava bozmuştu.
DEAŞ denilen aşağılık bir dizaynla, Suriye ve Irak yeniden
şekillendiriliyordu.
Ne kadar emperyalist varsa burnumuzun dibinde bitmişti. Kurulması
planlanan PKK devleti için tüm çalışmalar son gaz devam
ediyordu.
İçeride terörle meşgul edilen Türkiye aman yanı başındaki sorunla
uğraşmasın, teröristlerin yuvası Suriye'ye burnunu bile uzatamasın
diye bir Rus uçağı düşürdüler hemen.
Konu kilitti!
Tüm bunların üzerine bir de 15 Temmuz gelip çattı!
Ve derken tüm batının açıkça savaş ilan ettiği referandum sürecine
girdik.
Düşünün bugün yaşadığımız ülke, bunca badireyi atlatıp yoluna devam
ediyor...
Hakikaten mayamız sağlammış; benim diyen halk, devlet
dayanamazdı.
Elbette bu sürecin atlatılmasında ne teröristler ne de rakiplerimiz
karşısında gram eğilmeyen Erdoğan'ın liderlik faktörünü de
unutmamak gerek.