Dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İstanbul'da CHP'lilerin "hayır"
kampanyası yaptığı bir çadıra girdi. Güzel görüntülerdi; sıcak,
samimi, özgüvenli...
Ne var ki Cumhurbaşkanı'nın niçin "hayır" diyeceklerini sorduğu
seçmenlerden aldığı yanıtlar ciddi bir sıkışmışlığı ifade
ediyor.
"Çünkü siz üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim'in adını
verdiniz!"
Muhtemelen Alevi vatandaşlarımızın yoğun olduğu bir çadırdı.
Zira Cumhurbaşkanı bir başka itirazın da "Alevilerle Sünnileri
ayırıyorsunuz" cümleleriyle geldiğini söylüyor.
Peki, referandumda oylanacak maddelerle ilgili bir itiraz var
mı?
Yok tabii. Nasıl olsun ki?
Bu referandumda da konu oylayacağımız maddelerin kendisi falan
değil.
Mevzu, uzunca bir süredir girilen siperlerden yükselen,
komutanların attığı sloganlar. Ve biliyorsunuz onların da 16
Nisan'da vatandaşın önüne gelecek 18 maddeyle alakası bile yok.
Düşünün, HDP ile birlikte kurulan "Hayır" cephesinin lideri
konumundaki Kemal Kılıçdaroğlu'nun sadece bir hafta içinde benim
sayabildiğim dört beş yalanı ortaya çıktı.
Bir gün çıkıp "tek adamlık gelecek" diyor, ertesi günse "yeni
sistemde çift başlılık olacak" diye yakınıyor.
Cumhurbaşkanı'nın muhtarları görevden alabileceğini, hatta
lokantaları bile kapatabileceğini söylüyor. İnsanlar "bu
söyledikleriniz 18 madde içinde nerede yazıyor" diye sorduğunda ise
yanıt bile veremiyor.