Donald Trump'ın, Beyaz Saray'daki görüşmede Almanya Başbakanı
Angela Merkel'in elini sıkmaması büyük bir kırılmanın yansıması
olarak diplomasi tarihine geçti.
Peki, Merkel'in ABD Başkanı'na "El sıkışmamızı istiyorlar" dedikten
sonra yanıt alamayınca kolejli kız edasıyla başını eğmesi nasıl bir
krize işaret ediyor?
Trump'ın bu olay özelindeki tavrının nedeni Almanya'nın kendisine
yüksek koruma sağlayan NATO'ya karşı maddi yükümlülüklerini yerine
getirmemesi. Yani pakta doğru düzgün para vermemesi.
Trump'ın daha koltuğa oturmadan yaptığı konuşmalardan hatırlanacağı
üzere, yeni Başkan bu konuyu çok önemsiyor. Çünkü bugüne değin
yapılan anlaşmalarla ABD'nin dünyanın yükünü eşitsiz şekilde
omuzlamak zorunda bırakıldığını ve zarara uğratıldığını
düşünüyor.
Dolayısıyla Obama döneminde mantıksızca kurulan ilişkilerin tümüne
şüpheyle bakıyor. Bu ilişkilerin taraflarına karşı da kendi
üslubunca tepkiler vermekten çekinmiyor.
Elbette bir de bu krizin Almanya boyutu var.
Şöyle ki, Merkel'in tepe tepe kullandığı NATO'da hesap istenince
Alman usulüne bile yanaşmamasının tek nedeni kurnazlığı değil.
Ülkede ekonomik ve politik açıdan işler sanıldığının ve yapılan
reklamların aksine yolunda değil.
Çünkü bizim, her dönemde "Alman irfanı" diye söylenenlerin
methiyelerine konu olan "bilmem kaç Müslüman ülkeden daha çok
üreten Almanya" mitinin yenidünya düzeninde sürdürülebilir olmadığı
anlaşıldı.
Çin ve Asya'nın parlayan üretim ve ticaret merkezleri karşısında,
politik baskı araçları, medya ve hatta savaşla piyasaya hâkim olan
Almanya gibi eski dünya aktörlerini korkutuyor.