Son dakika bir değişiklik olmazsa Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi
yarın referanduma gidiyor.
Gözler bölgede. Herkes bundan sonra ne olacak diye düşünüyor.
Ancak bu sorunun yanıtını bulmak için önce bugün ne olduğunu
anlamak gerek.
Zira Barzani'nin bağımsızlık referandumuyla ilgili tartışma daha
ziyade "milliyetçilik" ekseninde sürdüğü için bu pek mümkün
görünmüyor.
Oysaki bu olayda da milliyetçilik, devletlerin uygulamaya koyacağı
projeleri, perspektifleri meşru kılmak için sergilediği bir
kılıftan başka bir şey değil.
Örneğin Bağdat'ın, fiilen terör örgütleri ve radikal gruplar
arasında zaten bölünmüş olan Irak'ın "bölünmesini istemiyoruz"
demesinin milliyetçilik dışında somut nedenleri var.
Evet, bunlardan ilki de petrol.
Çünkü Barzani'nin bağımsızlık referandumu yapacağı bölgede Irak'ın
hatta dünyanın en önemli petrol kaynakları var. Örneğin Kerkük
kenti tek başına, Irak'ın toplam 3,7 milyon varili bulan yıllık
ihracatının 600 bin varilini üretiyor.
Barzani 2015'te petrolü kendisi doğrudan ihraç etmeye kalkınca
Bağdat'ın verdiği tepkiyi hatırlayın... Şimdiki krizde
"milliyetçilik dozunun" bu denli yükselmesine şaşırmamak gerek.
Barzani'nin referandumuna tek destek veren ülke İsrail'in
motivasyonu da elbette farklı değil. Yani konuyu yalnızca bir
milliyetçilik türü olan Siyonizm argümanlarıyla konuşmak da laf
kalabalığı.
İsrail de bu projeyi öncelikle Irak ve Suriye'deki su ve enerji
kaynaklarını kontrol etmek amacıyla destekliyor.
Binyamin Netanyahu, nerdeyse 15 yıldan beri Kerkük, Musul ve Suriye
üzerinden Akdeniz'e ulaşacak bir petrol boru hattından bahsediyor.
Bu projenin su ve enerji fakiri İsrail'in "istikrarlı kaynaklar"
elde etmesi, yani "yok olmaması" için hayati olduğunu söylüyor.
Barzani'nin bölgesiyle sınırı bile olmayan ABD'nin... Nerede bir
enerji yatağı, boğaz, kanal, geçiş güzergâhı olsa anında orada
biten Büyük Britanya'nın... Terörden kurtulursa "yeniden
dirilmenin" peşinde olan Fransa'nın... ve Rusya'nın Barzani'nin
referandumuyla ilgilenmesi de konuya ilgileri de aynı sebeple.