PKK geçtiğimiz gün Trabzon Maçka'da 15 yaşındaki pırıl pırıl bir
çocuğumuzu katletti.
Delikanlımızın adı Eren Bülbül. Babasını yeni kaybetmiş bir kanadı
kırık çocuk...
Tüm Türkiye Eren'in şehit olmadan önce sosyal medyada yazdığı "Bir
kişi de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın:(" mesajına tek bir
ağızdan cevap verdi:
"İyi varsın Eren!"
Ne yazık ki, vicdanını, insanlığını siyasi husumetine ipoteklemiş
zavallılar da var aramızda, her yerde olduğu gibi...
Kulp aramaktan çıkıp da bir "Allah rahmet eylesin" bile
diyemediler.
Çocuklarımızın ölüsünden ölü seçen zavallıların daha kurnaz
olanlarının hali ise belki de daha acıklıydı.
PKK'nın adını bile anmadan, Eren'in katlini "nerden gelirse gelsin
örgütüne" havale ettiler.
Anlaşılan o ki, sık sık kafa bulduğum şu "sözde" sıfatı bu
simsarlar için bir hakikatin ifadesiymiş.
Zira çocuk katili "PKK'yı gerçekten sözde terör örgütü" olarak
görüyormuş bu kalpsizler.
***
Kaydırma yapan öğrenci kaybediyor, peki ya kaydıran ÖSYM ve
YÖK'se?
ÖSYM yetkilileri üniversiteye giriş sınavının sonuçlarını "okurken"
kaydırma yapmışlar.
Yani birkaç gün önce kurumca yapılan sınav sonuç duyurusu
yanlışmış.
Bu yüzden, daha önce bir üniversiteye yerleştiği ilan edilen ve
günlerdir sevinç yaşayan bin 499 öğrencimiz tekrar açıkta
kalacakmış. Sınavı kazanamadığı için üzüntü içinde olan, gelecek
planlarını revize eden bin 628 öğrencimizse bir üniversiteye
yerleştirilecekmiş...
Tabii ÖSYM'nin yaptırdığı kaydırmanın bilançosu bununla da sınırlı
değil. Sınava giren binlerce adayın da en hafif ifadeyle midesi
bulandı. Öyle ya, artık sınava giren hangi aday yerinden emin
olabilir?
Şimdi merak ediyoruz... Cevap kâğıdında kaydırma yapan öğrenci ÖSYM
gibi "pardon" deyince affedilmiyor. Peki, cevap kâğıtlarını okurken
kaydırma yapan ÖSYM yetkilileri ve kurumun bağlı olduğu YÖK
bürokratları affedilecek mi?
Keşke bu kurumlar, sınav saatlerini 15 dakika önceye çekmek yerine
öğrencilere "15 dakika erken geliverin" diyerek tonla mağduriyet
üreten yenilikler yerine önce mevcut yükümlülükleriyle
ilgilenseler.