Barış deyince aklımıza otomatikman savaşın gelmesinin nedeni sadece ünlü yazar Tolstoy olmasa gerek değil mi?
Bence bu kavram karmaşasında sorumluluğun büyüğü, varoluşunu "sürekli savaş haline" borçlu olanlarda...
Orwell'ın 1984'ünde resmettiği gibi, savaş işlerini yürütmesi için "Barış Bakanlığı" kuran zorbalar.
Dünyaya bakın...
İkinci Dünya Savaşı'ndan beri "antidemokratik rejimler ve küresel terörle savaşıyorum" diyerek dünyayı savaşa boğan ABD'den daha fazla barışa zarar veren bir güç var mı?
Hangi diktatör ya da terör örgütü, Kore'de, Vietnam'da, Latin Amerika'da, Irak'ta sadece "bir batında" yüzbinlerin ölümüne neden olan bu savaş makinesi kadar suçludur?
Ama parasal ve askeri gücünün yanı sıra hâkim olduğu kültür endüstrisi sayesinde barışın hamisi sanki o.
Açtığı siyaseten doğruculuk şemsiyesi altında barışın canına okurken nasıl da cilalıyor imajını.