Oyuncu Tuba Ünsal, Bülent Cankurt yönetiminde çok konuşulan işlere imza atan Şamdan Plus'a konuşmuş.
Dün her yerde de haberdi... Ünsal, "tekrar dua etmeye ve sabah namazına başladığını" söylemiş.
Röportajda benim asıl ilgimi çekense, sanatçımızın "tepki alırım" diye bunca yıl inandığı şeyi, hissettiğini, yani kendisini gizleme ihtiyacı duyduğunu anlatması.
Zira bir sanatçının "farklı olurum" diye çekinmesi, entellektüelin "tepki alırım" diye görüşlerini gizlemesi, sürüye uyması kadar garip bence.
Öyle ya, sanatçısın sen...
Marjinallikten, mahalle baskısından çekinmen mesleğinin varoluşuna ters değil mi?
Baksana solcu bir siyasetçi olduğu halde Canan Kaftancıoğlu hızlı değişimini gizleme gereği duyuyor mu?
Dinler hakkındaki dünya görüşünü yansıtan eski twitlerini silme gereği duymadan, "evladı fatihan" pozları kesiyor.
Canan Hanım dün de Kuran-ı Kerim'in "resmi Türkçe çevirisini" yapan Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ı ölüm yıldönümünü yad ediyordu...
Nasıl mı?
"Allah, insanın yarattığı en değerli bir varlıktır" şeklindeki vecizeleriyle tanınan Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözleriyle...
Allah kabul etsin.
Tamam, tıpkı düşüşe geçen uçakta olduğu gibi, seçim döneminde de memlekette ateist siyasetçi kalmıyor, biliyoruz.
Ama sanatçıların hiç olmazsa siyasetçiler kadar cesur ve cüretkar olmasını beklemek de hakkımız olsa gerek değil mi Tuba Hanım?
Millet dönüp arkasına bile bakmıyor siz hala, "yoga gibi" diye rahmetli babaannenizden miras kaldığını söylediğiniz ve yalnızca sizi ilgilendiren inancınızı izah etmeye çalışıyorsunuz.