Ailesini reddedip Freedom soyadını alan, Fetullah
Gülen'e baba diyen Enes Kanter isimli FETÖ'cü birkaç
gündür Yunanistan'da şovda.
Yunan bayrağı çekilmiş direklere sarılıp samimi pozlar veriyor.
Yunan parlamentosuna gidiyor. Türkiye düşmanı PASOK lideri
Andrulakis'le buluşup Türkiye'ye sallıyor. Yunanistan'ın firari
FETÖ'cüler için en güvenli sığınak olduğunu anlatıyor, emeği
geçenleri yalıyor.
Yunan televizyonlarına çıkıp "Türkleri ben temsil
ediyorum. Erdoğan, Yunanistan'ı işgale
hazırlanıyor" diye zırvalıyor.
Yunanistan Başpiskoposu İeronimos'la el
ele dolaşıyor. Büyüdüğü memleketini kötülüyor.
Bu CIA devşirmelerinin içine düştükleri çukurda debelenmelerine,
alçaklıkta sınır tanımamalarına şaşırmıyoruz.
Türkiye'ye dönebilmek için tek umutları Erdoğan'ın devrilmesi ve
yerine içerideki FETÖ'cüleri bırakmayı vaat eden 6'lı masanın
iktidara gelmesi. Binlerce FETÖ'cü, tıpkı Kanter gibi 7/24
mesaisini bu hedef doğrultusunda harcıyor.
Bunlar örgütün kaymak tabakası.
Geçtiğimiz gün gazetemizin Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek'in
izini bulduğu Bülent Keneş gibi Avrupa'da, ABD'de 10
milyonluk villalarda keyif sürüyorlar.
Ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 15
Temmuz öncesinde "Tavanı ihanet, ortası ticaret,
tabanı ibadet" şeklinde tarif ettiği FETÖ
hiyerarşisinin "tavanı" diyebiliriz bu ekibe.
Erdoğan, 15 Temmuz sonrası şahit olduklarımızın ardından
söylemini "Bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı
da ihanet diyordum. Şimdi tabanı ibadet demekten de
biraz çekinmeye başladım" şeklinde revize etmişti.
Son günlerde tabanın, "ama iyi futbolcuydu" denilerek
meşrulaştırılmaya çalışılan Hakan Şükür'e verdiği desteğe
bakıyorum... Ya da din iman, hak hukuk deyip, Yunanistan'da yapıp
ettiklerine rağmen sözü Enes Kanter'in basketbolundan
açanlara...
Bu ibadetse vatana ihanet ne diye düşünüyorum.
Evet tereddütsüz, bu örgüt duvardan duvara tabandan tavana
ihanet.