Tarikatlar ve cemaatler mevzuu, FETÖ vakası
nedeniyle epeydir tartışılıyor. Konu, bu yapıyla benzer şekilde
örgütlenip çalışan "Adnan Hoca" grubuna yönelik operasyonlar
nedeniyle yine gündemde.
Pek çok vatandaş bu örneklerden ağzı yandığı için diğer yapılara da
temkinli yaklaşıyor. Haklılar da.
Ne var ki çözüme, bu kesimlerin istediği gibi "yasaklamakla"
ulaşabilmek mümkün değil. Bunu görmek için de Atatürk'ün tekke ve
zaviyeleri kapattığı devrim sonrasında yer altına inip bugüne değin
varlıklarını koruyan yapılara şöyle bir bakmak yeterli. Yasak
sorunu çözmek şöyle dursun, tarikat ve cemaat örgütlenmeleri için
motivasyon işlevi görmüş.
Kaldı ki nasıl Batı'da başka kodlarla örgütlenen yapılar yaygınsa,
sözünü ettiğimiz gruplar da Doğu'nun, bu sosyolojinin doğal sivil
toplumu. Kestirip atamazsınız.
Tartışmaya karşı cepheden katılan tarikat ve cemaatlerse konunun
açılmasına bile tahammül edemiyorlar. Soruna dair kafa yorup çözüm
önerilerini tartışanları "tek tipçi toplum" istemekle ve hatta
İslamfobik olmakla itham ediyorlar.
Laf...
Tek başına, halkın, iş adamalarının cebini vergisiz boşaltan,
devlete, okullara liyakat yerine sadakatiyle girip kul hakkı yiyen,
15 Temmuz'da da üzerimize kurşun yağdıran FETÖ örneği önümüzdeyken
susacak mıyız?
Ve bu yapıdan kaçan deşifre olmamış kişilerin, başka cemaatlere
sızdıklarını, FETÖ'ye vurulunca sesin başka yerlerden gelmesinden
de anlıyorken, biliyorken...
Yani sorun bizim ve çözmek için ajitasyonlara, tehditlere, karakter
suikastlarına pabuç bırakma lüksümüz de yok.
En makul yaklaşım, söz konusu yapıların dernekler ve vakıflar
gibi, üyeleri, gelirleri ve giderleri yasalarla denetlenebilir bir
forma kavuşturulması gibi görünüyor. Buradaki en hassas noktaysa
faaliyet alanlarının net şekilde tanımlanması.
Zira cemaat ve tarikatların, yardım toplama gibi amaçlarla yasal
oluşumlar kurup dış politikadan tutun da istihbarat ya da tehdit ve
şantaj vs işlerine kadar faaliyet yürüttüklerini de görüyoruz.
Bu şeffaflık, ülkeyi FETÖ ve benzerlerinden koruyacağı gibi, ilan
ettiği amacı doğrultusunda çalışan yapıların da hakkının teslim
edilmesini sağlayacaktır.
Üstelik sivil toplumun denetim ve yönlendirme gücüne katkı yapacak
bu yaklaşımın etkileri yalnızca demokrasi ile sınırlı