stanbul'un Karadeniz
kıyısındaki Kilyos Plajı, "Halk
sahilleri doldurdu, vatandaş
denize giremiyor" geyiği yapılınca akla
gelen sembol yerlerden.
Vakit bulunca, tercihen hafta içi gittiğim bu güzelim
sahile haksızlık ediliyor.
Zira hepi topu birkaç kilometre sahili olan kentte İstanbulluya
soluk olan bu bölge iyice boş verilmiş durumda.
Her taraf çöp. Ama öyle böyle değil, eldivenden merdivene her yer
plastik...
Tek "hizmetse" yasak!
Sahilde gezen jandarmalar, denize girenleri uyarıp çıkarmakla
meşguller.
Herhalde nasıl olsa halk plajı diye. Ya da
vatandaşı sahildeki "beach"lere yönlendirmek için
bilinçli bir boş vermişlik bu.
Neyse ki geçenlerde Tarkan plaja gidip "Bu
ne rezillik" mealinde bir paylaşım yaptı.
Yasemin Allen de benzer şikâyetlerde bulunmuş.
Tarkan'ın mesajının ardından geçen gün yine Kilyos'a gittim.
Gözlerim yaşardı. İBB ve Sarıyer Belediyesi el ele vermişler, bir
iki saatte çöpleri toplamışlar.
Demek ki yerel yöneticiler, bazı vatandaşlar
hatırlatmasa kendilerini halkın asıl bu işler için
seçtiğini unutuyorlar.
Bence Sarıyer Belediyesi, Tarkan'ı beklemeden
böyle "jestler" yapmalı, arada "çöpleri falan"
toplamalı.
İBB de devreye girmeli.
Atla deve değil ya...
Hafta sonu yüzlerce kişinin ailecek akın ettiği sahili asgari
insani koşullara kavuştursanız yetecek.
O da nedir, bir iki kabin, tuvalet... Ve çöp tenekeleri.
Boğulmaların yaşandığı sahilde
birkaç cankurtaranı görevlendirmek de şart.
Kendinize "çok yakıştırdığınız" tatili İstanbullulara lüks mü
sayıyorsunuz Ekrem Bey?
KAHRETSİN YİNE Mİ SURİYELİ DEĞİLMİŞ ÜMİT BEY!
Ümit Özdağ dün yine sazanlara Twitter'da olta atıyordu:
"Gaziantep Karataş mahallesinde kız
caddede yürüyor, kulağında kulaklıkla müzik
dinleyerek. Arkadan araba yaklaşıyor, içine çekmek
istiyor. Kız direniyor, arabaya tam bindirilirken
vatandaşlar müdahale ediyor. Yoldan
geçen jandarma durumu görüyor
ve Suriyeliyi alıyor. Savcı tutukluyor."
Kentin Valisi Davut Gül ise Özdağ'a şiir gibi bir cevap verdi: