TSK, Türkiye'de ve dünyada pek
çok sivilin ölümünden sorumlu olan
PKK-YPG'ye yönelik operasyonuna devam ediyor.
Kamuoyu genel olarak operasyonun arkasında. Siyasi olarak
kendilerini farklı cephelerde tarif eden yurttaşlar
yaşananların bir zorunluluk
olduğu konusunda hemfikirler.
Geçtiğimiz gün de eski başbakanlarımızın Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan'ı arayarak desteklerini sunduklarını öğrendik. Binali
Yıldırım, Tansu Çiller, Mesut
Yılmaz ve Yıldırım Akbulut.
Terör operasyonlarının gerginliğinde çoğu zaman gözlerimizin
içeriye çevrilmesi normal. Ota çiçeğe duyar
kasanların bu kritik günlerdeki suskunlukları, "ama" ile devam
ettiği için çöpe giden sahte destek mesajları
elbette ki sinir bozuyor.
Ama çok da dert etmemek lazım. Bu halk zor zamanda
kendilerini açık eden bu zevatı itinayla
kaydeder ve bir daha unutmaz. Vakti gelince aynıları
aynı yere ayrıları ayrı yere
postalar.
Siyasi ayrılıklarımızı, önceliklerimizi bir kenara koyup, ortak
paydamız olan bu toprakları ve geleceğimizi
önemseyenler olarak bizler meselemize odaklanmalıyız.
Zira bir kez daha görüyoruz ki terörle mücadelenin akıbeti
içerideki ahlaki tartışmalardan dışarıdaki
sinir harbiyle şekilleniyor.
Barış Pınarı Harekâtı'nın başından beri uluslararası arenada
yaratılan havayı görüyorsunuz işte.
Netanyahu gibi, Twitter'dan bu
kiralık katil çetesine
dua eden başbakanlar bile var!
Elbette hepsi, daha geçen gün aralarında bebeklerin de olduğu
sivilleri öldüren YPG-PKK'nın bir terör örgütü olduğunu
biliyorlar.
Ancak, terörün tavan yaptığı 90'larda Başbakan olan Tansu Çiller'in
deneyimlerine dayanarak söylediği gibi terörle
mücadele özünde bir diplomasi konusu.
Dolayısıyla biz medya mensuplarına, dün harekâta desteklerini
açıklayan STK'lara, yurt dışındaki iş adamlarına, akademisyenlere
düşen uluslararası kamuoyuna derdimizi anlatmak.
Kalkın organize olalım!