Ortadoğu'nun yüzyıl önce çizilen sınırları yeniden belirleniyor.
Ama emperyalistler bu kez işi tereyağından kıl çeker gibi
halledemiyor. Zira karşılarında yenilmiş, ittifak kabiliyetini
kaybetmiş, güçsüz bir Türkiye yok.
İç savaş senaryoları, terör, ekonomik sabotaj ve darbe girişimi
dahil denedikleri her alternatif ellerinde patladı.
Ama vazgeçmeyecekler. Çünkü bulunduğumuz coğrafyada savunma
sanayisini yerlileştiren, alternatif ittifaklara soyunan,
demokratik, laik ve bağımsız Türkiye küresel muktedirler için bir
baş belası.
Eskiden olduğu gibi askeri üslerini kafalarına göre kullanamıyorlar
örneğin. Artık Ankara'yı da ikna etmek hatta karşılığını da
misliyle vermek zorundalar. Karşılarında tak deyince şak diye
yapacak bir yönetim yok.
Türkiye, binlerce kilometre öteden gelenlerin işgal ettiği komşu
toprakları artık seyretmekle yetinmiyor. 2 aydır süren Fırat
Kalkanı operasyonunda olduğu gibi, o da ulusal güvenliğini korumak
için sınır ötesi harekât yapabiliyor.
Dış politikada olduğu gibi iç politikada da bağımsızlaşan bir
Türkiye var. Enerji politikalarını, ekonomik anlaşmaları yabancı
devletlerin değil kendi çıkarlarına uygun olarak şekillendiriyor.
Dev altyapı projelerine soyunuyor.
Yani bu haliyle de emperyalistlere vakit ve para kaybettiriyor.
Peki daha ne yapabilirler, ne kadar ileriye gidebilirler? Herkesin
kafasındaki şekliyle sorarsak, Türkiye'yi işgal etmeye kalkacak
kadar gözleri döner mi?