Hükümetin taksi plakası sahipleri lehine aldığı kararın ardından
Uber'i zor günler bekliyor.
Ama mevzu yalnızca İstanbul'da 30 yıldır sayıları artmayan 17 bin
500 plaka sahibini ve Uber şirketini ilgilendirmiyor...
Plaka ağalığının mağdur ettiği onca sarı taksi ve Uber emekçisi...
ve tabii ki benim gibi, Uber'i tercih eden ve hizmet standardından
memnun olan pek çok müşteri de konunun doğrudan tarafı.
Çünkü yıllar sonra ilk kez başka bir taksicilik hizmetinin mümkün
olduğunu gördük... Paramızla aldığımız hizmetin bir lütufmuş gibi
önümüze koyulmamasını sevdik... Gideceğimiz yer konusunda şoförü
ikna etmek zorunda kalmadan, aşırı samimi sohbetlere zorlanmadan,
saygısızlığa uğramadan yolculuklar yaptık...
Sokağa çıkıp vatandaşa soran her anket şirketi de bu memnuniyetin
ne kadar yaygın olacağını görecektir.
Adı Uber ya da başka bir şey olur, fark etmez, bize lazım olan "rekabet."
Sarı taksilere de, serbest piyasamızdaki diğer aktörler gibi, hizmet standartlarını güncellemeye zorlayacak rakipler gerek.
Aksi halde, memlekette hiçbir gruba ya da meslek grubuna tanınmayan tekel ayrıcalığıyla kendilerine çeki düzen verme ihtiyacı hissetmeyecekler.
"Ama Uber yabancı" diyorsak "yerlisi"ni kuralım o halde. Piyasada yatırım yapacak alan arayan onca müteşebbis var.
Vatandaşlar olarak hükümetten bu taleplerimizi ve tüketici haklarımızı gözeten bir adım atmasını bekliyoruz. *** Bu arada, Şeref Oğuz onca maliyetine rağmen "17 bin 500 plaka oligarkının" korumaya alınmasını bir filme benzetmiş... Cephe gerisinde kalmış 1 eri geri getirmek için 8 askerin feda edilmesini anla...