Bulunduğumuz coğrafya ateş yeri...
Komşularımız kazan gibi kaynıyor...
Suriye'de yüz binlerce sivilin öldüğü bir iç savaş var...
Irak darmaduman...
En iyi durumda olanı, Yunanistan, iflas etti...
Bölgede PKK- PYD ve IŞİD gibi terör devletleri kuruluyor...
ABD ve Fransız savaş uçakları havada Rus jetlerine teğet
geçiyor...
16 Temmuz'a kadar darbe girişimi ve terörle kafasını içeriye
gömmeye mahkûm edilen Türkiye ise nihayet başını kaldırdı.
"İçini" doğrudan tehdit eden bu kaosun gelip kendisini vurmaması
için "ağırlığını sahaya koydu." Bu tabiri özellikle
kullanıyorum.
Zira Ankara, apar topar, başkaları istediği için değil, "kararı" ve
"planlaması" tamamen kendine ait olan bir operasyona soyundu.
Şu anda havadan vurdukları topraklarda "satrancı iteledikleri
piyonlarla" oynayan küresel muktedirler gibi, Türkiye'de Özgür
Suriye Ordusu üzerinden çıkarlarını kolluyor.
TSK destekli meşru Suriye muhalefeti kısa sürede IŞİD'i
yerleştikleri yerden süpürüp attı.
Dün stratejik ve sembolik öneme sahip Darık ve Sorani bölgelerini
"özgürleştirdiler." Tıpkı Cerablus'u temizleyip, sınırımıza tamamen
hâkim ABD destekli bir PKK- PYD devletinin kurulmasını
engelledikleri gibi...
Ancak dengeler bıçak sırtında.
Cumartesi gecesi Musul'a yürüyen ABD, kukla Bağdat merkezi
hükümetinin ağzından Türkiye'ye "sakın gelme mesajları"
gönderiyor.
Şairin dediği gibi, ya dün Antep'te üç şehit verdiğimiz terör
saldırılarını "kaynağında" bitirip uzun vadeli çıkarlarına kendisi
yön vermek için "o çembere" girecek...