Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin
cumhurbaşkanı adayını "eski bir öğretmen yeni bir siyasetçi"
diyerek kürsüye çağırınca bir anlığına duraksadım.
Kimin isminin okunacağını biliyorduk. Evet, bu isim eski bir
öğretmendi de... Ancak "yeni bir siyasetçi" değildi. Hatta
Kılıçdaroğlu memurken o CHP'de Yalova milletvekiliydi.
Acaba Kemal Bey gönül almak için, İyi Parti'ye gönderdiği
vekillerden birinin adını mı söyleyecek derken bir sürpriz
olmadığını anladık:
"Gel bakalım Sayın Muharrem İnce!" "Gel bakalım" emrini "Sayın"la
aynı cümle içinde aynı kişi için kullanmak kuşkusuz ki nezaket
hatası değil.
Zaten Kılıçdaroğlu gibi, "sayın"ı diline sakız etmiş bürokrasiden
gelen bir isim de kolay kolay böyle bir hataya düşmez.
Evet, Kemal Bey aslında bilinçaltının mesajını açık ediyor, taltif
ettiği "astına" aba altından sopa gösteriyor.
Çünkü İnce kendisinin yapamadığına cesaret edebilmiş bir
siyasi.
Ve onun bu cüreti kuvvetle muhtemel ki, 8 yılda 7 seçim kaybettiği
halde CHP koltuğuna yapışan genel başkanın sonu olacak.
Çok partili hayata geçildiğinden beri CHP'de liderlik yarışının belirleyicisi kaybetmektir...
Çok kaybeden, inatla kaybeden hep daha çok seçilir, hep inatla seçilir CHP genel başkanlığına...
Hatırlasanıza, Baykal'ın kaset komplosuyla devrildiği günlerde yerine hazırlanan Kılıçdaroğlu'nun gayrı resmi cv'sini:
"İlk ciddi yenilgisini, 2009 belediye seçimlerinde İstanbul'u kaybederek yaşayan ve göz dolduran Kılıçdaroğlu..." *** Dolayısıyla İnce'nin adaylığına, Kemal Bey içten içe, Özgür Özel'in dediği gibi "çıldırmasın" da ne yapsın?
Ama kendisine naçizane tavsiyem kızgınlığını fazla belli etmesin. Zira şık bir tavır değil, yalandan da olsa cesaretinden ve iddiasından ötürü daha samimi övmeli İnce'yi.
Muharrem Bey'e de adaylığında başarılar dilerim.
O da umarım, daha çok, zafere ulaşmış muhafazakâr siyasilerin okuduğu meşhur Sezai Karakoç şiirini diğer CHP'li siyasiler gibi üzerine alınmayı bırakır artık.
Tamam, Karakoç "yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır" diyor ama...
O mısralar, İnce'nin dediği "Yenmişse seni, her seçimde yenmişse, çıkmışsın yenmişse yenmiş de yenmişse" durumlarından bahsetmiyor.