AB ile ilişkilerde yeni bir fırtınanın eşiğindeyiz...
Başbakan Davutoğlu dün Strasbourg’a hareket etmeden önce bombayı patlattı:
“Haziran ayında vize muafiyetinin devreye gireceğine olan inancımı sürdürüyorum. Olmaması halinde, Türkiye’nin taahhütlerine bağlı kalmasını kimse bekleyemez”...
Aradan çok geçmeden AB’den cevap geldi. AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanabilmesi için Türkiye’nin tüm şartları yerine getirmesi gerektiğini söyledi.
AB Türkiye’nin 72 kriteri yerine getirmesini şart koşmuştu.
Geçen hafta sonu Dışişleri Komisyonu’na bilgi veren Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru:
- 72 madde şartından 44 kriteri tamamladık, 28 kriter üzerindeki çalışmalar sürüyor, demişti.
Bu ayın sonuna kadar 28 kriteri tamamlamak nasıl mümkün olacak?
Hoş, bir mucize oluşturup kriterleri tamamlasak bile AB kapıları zor açar.
Çünkü buna evet diyecek Avrupalı politikacı bir daha sandıktan zor çıkar.
Değil haziran, önümüzdeki ekimde bile vizenin kalkması hayaldir.
Anlaşılan bu yüzden ipler gerilecek...
Oysa vizenin tamamen kalkmasından önce bir geçiş dönemi önerebilirdik...
Mesela vize muafiyeti önce bilim adamları, sporcular, sanatçılar gibi gruplara uygulanabilir, kriterler tamamlanınca alan genişletilirdi.
Yoksa kriterleri tamamlamaktansa kavga çıkarıp işi çıkmaza sokmak daha mı kolayımıza geliyor?
TARİH
Pazar günkü sayfamızda meraklı bir soru yer almıştı..
Zülfü Livaneli tarihçilere soruyordu:
- Osmanlı padişahları neden çocuklarına peygamber ve onun halifeleri Ebubekir, Ali ve Ömer adlarını vermemiştir?
Tarih Profesör Ahmet Mumcu dostumuz bu konuda bilgi verdi...
Osmanlı padişahlarının Muhammed adını çocuklarına dine olan saygılarından dolayı koymadıklarını anlattı. Ayrıca dedi ki:
- Cumhuriyetin ilk yıllarında, bizim gençlik dönemimizde de çocuklara Muhammed adı konulmazdı. Sonraki yıllarda Arap etkisiyle konulmaya başlandı...
Bu arada söz Kut ül Amare savaşına geldi. Evet, orada bir İngiliz birliğinin esir alınması vardır, dedi Prof. Mumcu, ama sonucu yoktur, İngilizler bir yıl içinde bütün bölgeyi ele geçirdi.
IŞİD yine Kilis’i bombaladı.
İktidar dünyanın dört bir yanına gönderdiği Türk askerini nedensebir tek IŞİD’in üzerine gönderemiyor…