1997 yılının 28 Şubat’ında Milli Güvenlik Kurulu kararları ile
başlayan, Erbakan iktidarının sonunu hazırlayan, ordu merkezli
süreç bir postmodern darbe miydi?
Öyle de sayılabilir. Ufukta açıkça görünen irticaya karşı
Cumhuriyetçi laik bir uyarı da...
28 Şubat’ın ne olduğunu anlamak için MGK kararlarının örneğin
birincisine bakalım:
1) Anayasa’mızda Cumhuriyet’in temel nitelikleri arasında yer alan
ve yine Anayasa’nın 4’üncü maddesi ile teminat altına alınan
laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun
korunması için mevcut yasalar hiçbir ayırım gözetmeksizin
uygulanmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni
düzenlemeler yapılmalıdır.
(Meclis Başkanı Kahraman’ın laikliğin Anayasa’dan çıkarılması
önerisiyle yukarıdaki maddeyi alt alta koyup üzerinde bir kez
düşününüz)
2)Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar devletin
yetkili organlarınca denetim altına alınarak Tevhidi Tedrisat
Kanunu gereği Milli Eğitim Bakanlığı’na devri sağlanmalıdır.
(Karaman’da olup bitene, çocuk tecavüzlerine, tarikatların şu anda
10 binin üzerinde kaçak yurt işlettiği gerçeğine bakarak bu maddeyi
değerlendiriniz)
28 Subat kararları darbe denilerek bir kenara atılmasaydı... Sivil
iktidarlar oradaki uyarıları ciddiye ve dikkate alsalardı..
Bugünlere gelir miydik?
ACELE
Bakanlar Kurulu İstanbul Gaziosmanpaşa’daki 9 mahalle için
“acele kamulaştırma” kararı aldı. Yurt savunması ya da olağanüstü
durumlarda başvurulması gereken bu yol iktidar için adeta “yol”
oldu. Hatırlanacağı üzere daha önce de Sulukule, Fener, Balat ve
yapılacak termik santral nedeniyle Soma için bu karar alınmış, atı
alan Üsküdar’ı geçtiği için yargının iptal kararları hiçbir işe
yaramamıştı.
Acele kamulaştırma kararlarının toplum yararından çok rant odaklı
hesaplarla alındığını savunan CHP Milletvekili Didem Engin
Gaziosmapaşa’da mahalle sakinlerinden ve meslek odalarından görüş
alınmamasını eleştiriyor. Engin, Başbakan’a verdiği önergede,
kıymet takdir komisyonunun kimlerden oluştuğunu ve takdirin nasıl
yapılacağını da sordu. Umarız yanıt alır...
TÜBİTAK “Helal et araştırması” için 350 bin lira harcamış!
Mübarekler TÜBİTAK değil, LÜPİTAK…
Akif Kökçe
TABLO
Güneydoğu’dan her gün şehit haberi geliyor. Oradaki savaş ne
zaman ve nasıl bitecek, kimse bilmiyor. Meclis dokunulmazlığı
kaldırma savaşında. Peki dokunulmazlığın kalkması terörü
yavaşlatacak mı? Ne gezer? Aksine kavga büyüyecek.
IŞİD Kilis’i bombalamaya devam ediyor. Türkiye sınırdan dışarı uçak
uçaramadığı için çaresiz.
Ekonomi sürekli irtifa kaybediyor.
Ankara’da Davutoğlu’nun istifası gündemde.
İktidar ülkenin tüm enerjisini kendi yaptığı hataları düzeltmek
için harcıyor.
Tek umut iki muhalefet partisinin toparlanıp iktidar alternatifi
olabilmesinde.
Ne var ki onlar da sadece liderlerini koltukta tutma çabasında.
Umut tek; umut CHP ve MHP’de liderlerin değişmesinde!