Türkiye’nin son yıllarını sarsan davalar sonuçlandı...
Poyrazköy davası, Kafes davası, Amirallere Suikast ve ÇYDD sanıkları beraat etti.
Savcı Sezai Öztürk 83 sanıkla ilgili esas hakkındaki mütalaasında “dijital veriler” dahil tüm kanıtlarda sahtecilik yapıldığını açıkladı.
Tamamen sahte kanıtlara dayalı bu davalarda onlarca subay yıllarca hapis yatırıldı, ordu karalandı, genç subaylar ve ÇYDD üyesi kız öğrenciler adi şekilde karalandı, bu gençlerin yakınları üzüntüden yatağa düştü... Yarbay Ali Tatar intihar etti. Türkan Saylan’ın hastalığı ağırlaştı.
Bu davaların yargıçları mesleklerine ihanet ettiler, hukuka değil gizli talimat merkezlerine kulak verdiler.
Basında bir cibilliyetsiz takımı bu davaların bedava meddahlığını üstlendi. Bizim gibi “hukuk”u savunan yazarları darbeci, postalcı diye karaladılar.
Bu davanın mağdurları uğradıkları haksızlıkların peşini bırakmamalı, başta kurgulanmış yargıçlar olmak üzere kumpas sorumlularıyla yargıda hesaplaşmalılar...
Sahte kanıtları kimler hangi merkezlerinde imal etti?
Birtakım silahları toprak altına kimler gömdü?
Balyoz, Ergenekon ve yukarda sözü geçen davalar ile bir ordu çökertildi.
Yurtseverler halkın gözünden düşürüldü.
“Darbe yapacaklardı” diye diye masum insanlar hapislere doldurulurken sivil darbeye yol açıldı... Geldik bugünlere...