Dün gazeteciler bayramıydı... 1908 yılında basından sansürün kaldırılışının 109. yılı teorik olarak kutlanırken mahkemeler çalışıyor, Çağlayan adliyesinde Cumhuriyet gazetesi çalışanları yargılanıyordu. Aynı gün Türkiye’nin bayrağı “dünyada en çok gazetecinin hapis yattığı ülke” yi temsilen dalgalanıyordu. Yargılanan gazetecilerin eşleri, çocukları, yakınları mahkeme kapılarında aylar süren ayrılığın artık bitip bitmeyeceğini düşünüyordu... Türkiye’de basın bugün 1908 yılındaki kadar özgür değildir. Çünkü teknolojik baskı her türlü özgürlüğün elini kolunu bağlıyor. İletişimin her alanı eşit derecede teslim alınıyor. Diken internet sitesinin İçişleri Bakanlığı verilerinden yaptığı derlemeye göre, son 10 haftada 6 bin 146 sosyal medya hesabı incelendi, 2 bin 574 kişinin kimliği belirlendi, bunlardan 511’i gözaltına alındı.
Bu da günde en az yedi kişinin sosyal medya mesajları yüzünden gözaltına alındığı anlamına geliyor.
Bu sonuç düşünce hayatının büyük bir teknolojik hafiye teşkilatı tarafından sürekli denetlendiğini gösteriyor. İktidarın polisi askeri, jandarması, mahkemeleri, yargıçları, savcıları, hapishaneleri, iki sütunluk gazete yazısı veya 140 vuruşluk Tweet mesajına karşı amansız mücadeleler içindeler. Bu ne endişe, bu ne acınası durum...