Hikâyeyi yıllar önce rahmetli Rıfat Ilgaz anlatmıştı...
Rıfat Ağabey bir tarihte, muhtemelen 12 Eylül sıralarında, baba
memleketi Cide’ye gidiyor. Aydın Ilgaz da yanında. Devlet, Rıfat
Ağabey’le kavgalıdır. Kaymakam daha ilk gün Rıfat Ağabey’le temas
koruyor:
- İhbar aldık, diyor, size bir saldırı olabilir. Biz sizi
koruyamayız. En iyisi Cide’de hiç kalmayın, ilk vasıtayla geri
dönün...
Rıfat Ağabey birlikte geldiği oğlu Aydın’ı çarşıya yolluyor. Rakı,
beyaz peynir, domates, kavun ve bilumum içki mezeleri alınıyor.
Akşam karanlığı düşerken caddeye bakan balkona rakı masası
kuruluyor. Evin ve balkonun tüm ışıkları yakılıyor.
Rıfat Ağabey ve oğlu Aydın balkonda gece yarısına kadar ufak ufak
demleniyorlar.
Cide’nin temiz havasında kafalar bulunuyor, kahkahalar ta
uzaklardan duyuluyor.
Komşular perde arkasından korkuyla etrafı seyrediyor.
Ne var ki, tehditle korku salanlar hiç ortalarda görünmüyor.
Daha doğrusu korku yeniliyor. Cesaret kazanıyor.