CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu dünkü grup konuşmasında
yakınıyor:
- Bir milyonu aşkın mağdur var, ortada sorumlu yok. Din, iman,
inanç, itikat, adalet, hukuk nerede? Bu sorumlular nerede?
15 Temmuz darbe girişiminin ertesinde yoğun gözaltılar, işten
çıkarmalar başlayınca bizler yazdık...
FETÖ ile mücadelede elebaşılarını yakalar örgütü dağıtırsanız aşağı
katmanlarla uğraşmanıza gerek kalmaz. Onlar kendiliğinden dağılır.
Ya da devletin tarafına geçer, dedik.
Ama ne yapıldı... Bank Asya’da parası var, Aktif Sen’e üye, Zaman
gazetesi okudu diye on binlerce kişinin işine son verildi veya
gözaltına alındı.
Bu arada kurunun yanında yaş da yandı.
Sonuçta haksızlığa uğrayanların feryatları FETÖ sorununu
bastırdı.
Devlet kendi kendini haksız duruma düşürdü. Bundan en çok cemaat
mutlu oldu.
Meslekten ihraç edilen bir öğretmen yazıyor:
“Neden ihraç edildiğimi bilmemekteyim. Devlet memuru için
verilebilecek en ağır ceza veriliyor fakat suçum tarafıma
iletilmiyor. Savunmam alınmıyor. Adil yargılanma hakkım yok
sayılıyor. Bir başka kurumda görev almam yasak. Özel sektöre
başvurdum ama neden ihraç edildiğimi öğrenince yüz çevirdiler.
Diyelim ki falanca sendikaya üye oldum, falanca bankaya para
yatırdım. Bu kuruluşlar devlet tarafından denetlenen ve çalışmasına
izin verilen kuruluşlar değil miydi?”
OHAL demek hukukun askıya alındığı darbe keyfiliğinin yürürlüğe
konulduğu bir düzen olmasa gerek...
Eylül yöntemi
12 Eylül’de memur tasfiyesi nasıl yapıldı? Bugünkü gibi mi?
Hayır...
12 Eylül darbesinden hemen sonra, sıkıyönetim komutanlarına (genel
güvenlik, asayiş veya kamu düzeni açısından çalışmaları sakıncalı
görülen veya hizmetleri yararlı olmayan) kamu personelinin
görevlerine son verilmesi yetkisi getirildi.
Bu düzenlemeler uyarınca, sözü edilen ilk dönemde, (71’i öğretim
üyesi, 12’ si mülki idare amiri olmak üzere) 4891 kamu personelinin
görevlerine son verildi.