2015 - 2016 eğitim - öğretim yılının ilk yarıyılı bugün sona erdi. Milyonlarca çocuğumuz karnelerini aldı, sömestr tatiline başladı. Eğitim - İş Başkanı Veli Demir’in bu vesileyle yayımladığı raporda şu satırların altını çiziyoruz:
“2016 - 2017 öğretim yılında ilkokul 2. sınıf öğretim programına Arapça dersi kondu. Buradaki amaç Arapça’nın öğrenilmesi değil, Cumhuriyet’le gerçekleşen eğitim devriminin baltalanmasıdır. Arapça dersinin öğrenim programının Din Eğitimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanması dil öğretiminin değil, din eğitiminin hedeflendiğinin göstergesidir.
Terör nedeniyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kapatılan ve yakılan okul sayısı bin 556, bu okullarda öğrenim gören öğrenci sayısı 362 bin, görev yapan öğretmen sayısı 16 bin 797’dir.
Devlet, özel okullara kayıt yaptıracak öğrencilere 3 bin 750 lira destek veriyor. Bunun toplam maliyeti 1 milyar 116 milyon liradır. Bu ödenek devlet okullarına aktarılsa öğrenci başına 64 lira ek kaynak demektir.
2014 - 2015 öğretim yılında zorunlu eğitim kapsamında olup okula gitmeyen öğrenci sayısı 644 bin 448’dir.”
***
Sorunlar dağ gibi. Düzelten de yok. Çünkü kurulan sistem küresel dünya ile yarışacak nitelikte bireyler yetiştirmeyi değil “kul” tipi itaatkâr insan yetiştirmeyi amaçlıyor. Yarınların dünyasında böyle bir nesille iddia sahibi olabilmek mümkün değildir.
12 Mart’a rahmet!
Ankara Üniversitesi yönetimi, SBF öğretim üyesi Prof.Gökçen Alpkaya hakkında inceleme ve soruşturma başlattı. Sebep, Alpkaya’nın yaptığı sınavda öğrencilere“Akademisyenler Bildirisi”nin tam metnini verip, devlet katlarından gelen tepkileri Anayasa ve hukuk açısından irdelemelerini istemesi.
1971 - 1975 yılları arasında SBF’ye bağlı Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrencilik yapmış meslektaşımız dün bu haberi okuyunca yaşadığı benzer olayı hatırlamış. Dinliyoruz:
“12 Mart dönemiydi, sıkıyönetim hâlâ devam ediyordu. Anayasa hocamız rahmetli Prof. Muammer Aksoy’du. Sınavda sorduğu soru, dönemin kudretli Başbakan Yardımcısı Sadi Koçaş’ın, İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Efraim Elrom’un solcu gençler tarafından kaçırılması üzerine okuduğu hükümet bildirisiydi. Başkonsolos bırakılmadığı takdirde tanınmış solcuların gözaltına alınacağını bildiren (ve gerçekten de alınan) bu hukuk dışı bildiriyi Muammer Hocamız tam metin olarak verdikten sonra Anayasa Hukuku, Ceza Hukuku ve temel hak ve özgürlükler açısından değerlendirmemizi istemişti.
Bu soru yüzünden bırakın hocamız hakkında soruşturma açılmasını, kendisine neden böyle bir soru sordun bile denmemişti. Tekrar hatırlatırım, dönem 12 Mart askeri darbe dönemiydi.”
Üniversitede her şey tartışılır. Üniversite her konunun tartışıldığı yerdir. İçinde tartışma yasaksa üniversiteyi boşuna açmışsınız demektir.