Babıali tarihine damgasını vurmuş patronlardan birini, Erol
Simavi’yi hafta başında kaybettik. Erol Simavi yalnızca patron
değil gazeteci - patron olarak anılırdı. ‘Kalemini kır ama satma
sakın’ sözünün sahibi bir babanın oğluydu. Ağabeyi Haldun Simavi
ile birlikte devraldıkları Hürriyet’in patron katında 41 yıl
çalıştı. 1994 yılında gazetecilikten çekildi...
Bir dönem Hürriyet’te çalışmış olan Hasan Pulur ağabeyimizin Erol
Simavi ile ilgili anıları onun “Olaylar ve İnsanlar’ın Peşinde Bir
Ömür” adlı kitabına yansımıştır. Kitapta anlatılıyor:
“Hürriyet’in başına Arda Gedik ile Çetin Emeç getiriliyor. Her
ikisinin de babası Demokrat Partili. Hasan Pulur ile Oktay Ekşi
gazetenin sahibi Erol Simavi’ye çıkıp ‘Bizim muhatabımız kim? Yani
Çetin Emeç ile Arda Gedik mi? Bu durum bize biraz ters geliyor?’
diyorlar.”
Olayın gerisini Hasan Pulur’dan dinleyelim.
“Erol Bey, Oktay’la beni alıp pencerenin yanına götürdü. Sokaktaki
kalabalığı gösterip ‘Bakın muhataplarınız burada’ dedi. Biz
anlamadık önce, sonra halkı gösterdiğini fark ettik. ‘Onlar
okurlarınız. Sizin muhatabınız onlar. Siz başka şeye aldırmayın’
dedi. Bir patronun meseleye bu şekilde yaklaşması çok önemliydi. Ve
biz hiçbir gürültü patırdı olmadan Arda Gedik ve Çetin Emeç’le
çalıştık.”
“Haber için hiçbir masraftan kaçınmazdı. Resim altına Macaristan
başkenti Budapeşte yerine Bükreş yazan adamı derhal işten
atardı...”
Gazeteciliğe saygı halka saygıdır...
Oğlunun mektubu!
Baba, oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı. Yatağı
güzelce toplanmıştı ve yastığın üzerine bir zarf bırakılmıştı. Adam
dikkatle okudu:
“Sevgili Babacığım;
Sana bu satırları uzak bir yerden derin bir pişmanlık ve üzüntü
içinde yazıyorum. Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü Jale’yi
aileye kabul edeceğinize emin değildim. Ben onu aşkla seviyorum.
Ama biliyorum ki siz onun vücudunun her yerindeki küpeleri,
işlettiği dövmeleri, o çılgın giyim tarzını asla
onaylamayacaksınız.