Güneri Cıvaoğlu dostumuz da ayrıldı dünyadan... Ölüm kederli ruhları sever... Hayat dolu insanların arkasına gizlenir. Güneri neşeli, kahkahalı, her zaman olumlu, kibar ve zarif adamdı. O yüzden hiç ölmeyecek gibi dururdu. Onunla dostluğumuz 1968 yılında Ankara Televizyonu’nda başladı. Birlikte siyasi programlar yaptık. 1982 yılında Güneş Gazetesi çıkarken beni de davet etti. Bu köşe Güneş’te başladı. Adı o zaman Arka Pencere idi. Bu adı Güneri bizzat koymuştu. 1986’da Güneş’te vedalaştık, on yıl sonra Milliyet’te buluştuk. Güneri konforlu ve aristokrat yaşam tarzını severdi. Bu yanıyla eleştirilirdi. Ne var ki, tüm gazetecilerin sıkıntı çekmeden yaşamasını da isterdi. Güneş Gazetesi, çıkmaya başladığı 1982 yılında Babıali’de adeta devrim yaptı. Gazeteci ve yazarlara o güne kadar görülmemiş transfer ücretleri ve maaşlar verildi. Diğer gazeteler elemanlarını tutabilmek için maaşları yükseltmek zorunda kaldılar. Basında olay oldu. Güneri, kibar ve zarif adamdı. Gazeteciliği de o çizgide sürdürdü. Gazete yayınında kimseye hakaret edilmezdi. Gazeteye saldıran olursa sadece zarif bir cevap verilir ve “Kervan yürüyecektir” demekle yetinilirdi. Kendi yazılarında kimseyi incitmemek...