Ahmet Hakan dünkü köşesinde “Hayırcılar”ın “altı açmazı” nı yazmış:
- BİR: Maalesef liderleri yok.
- İKİ: Maalesef umutları yok.
- ÜÇ: Maalesef birliktelikleri yok.
- DÖRT: Maalesef hayalleri yok.
- BEŞ: Maalesef ağır propaganda makineleri yok.
- ALTI: Maalesef ezber bozacak takatleri yok.
Yani adeta demek istiyor ki:
- Ölmüşünüz ağlayanınız yok...
Üstelik “Hayırcı”ların açmazları bu kadar değil! Dahası var.. Örneğin:
- Halkı terörle korkutup oy toplama pratikleri yok.
- TRT’leri ve kafakola alınmış medyaları yok.
- Sahaya inen cumhurbaşkanları ve kullandıkları devlet olanakları yok...
- Operasyon, manipülasyon, sansasyon âdetleri yok.
- Polisleri, hapishaneleri, kelepçeleri, mahkemeleri yok...
Ancaaak... Hayırcıların bu avantajları yok ama “haklılıklarından gelen güçleri” var.
Onlar haklı taraftalar...
Eğer çağımız demokrasi ve özgürlük çağı ise doğru taraftalar.
Aldanmayalım; bu defa birkaç anayasa maddesi oya konulmuyor
Bu defa ülkenin kaderi oylanıyor...
Ya herru ya merru. Ya demokrasi ya tek adam yönetimi...
Oylama basit bir evet hayır çekişmesini aşıyor. Bir ulus kendi kaderini oyluyor.
O yüzden başa baş bir çekişme izleyeceğiz önümüzdeki 60 gün içinde. Sonuç yüzde 1 - 2 lik farklarla belirlenecek...
Bu satırların yazarı aslında pek umutlu değildir bu konularda...
Ancak bu defa “hayır”ın evet kadar şansa sahip olduğunu düşünüyoruz.
Türk halkı kaderine o kadar da ilgisiz değildir...
Birlikte yaşayacak, birlikte göreceğiz...
Ekran korkusu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yandaş televizyon kanallarına yaptığı teklifi anlatıyor:
- Diyorum ki beni davet edin, karşıma da istediğiniz gazeteciyi çıkarın... Her türlü soruyu sorun cevap vereyim... Böyle açık teklif yapmama rağmen beni ekrana çıkaramıyorlar...
Bu yandaşlar ve onların iktidardaki ağababaları harika... Kendilerine soru sorulmasından korkuyorlar... Çünkü cevap veremiyor altında kalıyorlar. Kendileri soru sormaya korkuyorlar...
Çünkü kendi sordukları soruların da altında kalıyorlar... Harika!