Davutoğlu ile Bahçeli, koalisyon turu çerçevesinde yaptıkları görüşmede seçim kampanyasında birbirlerine karşı sarfettikleri ağır sözler nedeniyle karşılıklı helâlleşmişler. İyi de helâlleşme nasıl oldu? Ayrıntıları nedir? Şöyle olmuş olabilir mi acaba.
- Sayın Bahçeli, kampanyanın o sert ortamı içinde istemeyerek de olsa zatıalinize karşı ağır sözler söyledim. Mesela hiç unutmam, bir yerde utanmaz dedim. Bana hakkınızı helâl eder misiniz?
-O lafınızın üzerine ben daha ağır konuşmuş, kıymetli şahsınıza şerefsiz, demiştim. Asıl siz bana hakkınızı helâl eder misiniz?
-Hiç unutmam, bir mitingde fena halde gaza gelmiş, değerli şahsınıza “haysiyet celladı” demiştim.
-O gaza gelme meselesini hiiiççç açmayın. Ben de bir defasında gaza gelmiş, muhterem şahsınıza hırsız, namussuz, ahlaksız gibi şimdi tekrarlamaktan dahi hicap duyduğum ifadeleri kullanmıştım.
-Gene hiç unutmam, bir mitingde, iddiasını ispat etmeyen şey... Affedersiniz şey... demiştim.
- Hiç unutur muyum; namert demiştiniz.
- Aslında o kelimeyi asla kullanmak istememiştim ama malum seçmen bizi zorluyor... Sizden seçmen adına özür diliyorum...
- Ben de aynı şekilde bize ağzımızı bozduran seçmen adına özür diliyorum... O laflar havaya dostluklar tavaya, diyorum...
YUNAN
Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras’ ın eski Maliye Bakanı Yanis Varoufakis, Avustralya televizyonuna demeç verirken şok edici bir itirafta bulunuyor:
- Syriza seçmenlere açıkça “hayır” oyu vermelerini ve AB’nin kemer sıkma önerilerini reddetmelerini söylerken, esas istenen referandumdan bir “evet” oyu çıkmasıydı. Böylece Syriza, halkın teslim olma kararı verdiğini söyleyerek insanları suçlayacaktı...