BirGün gazetesi Hrant Dink’in 1 Kasım 2004 tarihli yazısını dün
tekrar yayımladı. “Türkiyeli’yim... Ermeni’yim...İliklerime kadar
da Anadolulu’yum. Bir gün dahi olsa, ülkemi terk edip, geleceğimi
‘Batı’ denilen o ‘Hazır özgürlükler cennetinde kurmayı,
başkalarının bedeller ödeyerek yarattıkları’ demokrasilere, sülük
misali yamanmayı düşünmedim” diye başlayan yazıda Hrant Dink -
özetle - diyor ki:
“...Tabii ki atalarımın başına gelenleri biliyorum. Buna kimileri
‘Katliam’, kimileri ‘Soykırım’, kimileri ‘Tehcir’, kimileri de
‘Trajedi’ diyor. Atalarım Anadolu diliyle ‘Kıyım’ derdi... Ben ise
‘Yıkım’ diyorum. Ve biliyorum ki eğer bu yıkımlar olmasaydı, bugün
benim ülkem çok daha yaşanılır, çok da imrenilir olurdu.
Yıkıma sebep olanlara da, maşa olanlara da lanetim bundandır. Lakin
lanetim geçmişedir. Elbette tarihte olan biten her şeyi öğrenmek
istiyorum ama o nefret, ne menem bir rezillikse o... Onu tarihteki
karanlık inine bırakıyor, ‘Olduğu yerde kalsın, onu tanımak
istemiyorum’ diyorum.
Benim geçmiş tarihimin ya da bugünkü sorunlarımın, Avrupalar’da,
Amerikalar’da, sermaye yapılması zoruma gidiyor. Bu öpmelerin
ardında bir taciz, bir tecavüz seziyorum. Geleceğimi geçmişimin
içinde boğmaya çabalayan emperyalizmin, alçak hakemliğini, kabul
etmiyorum artık.
Gerçek hakem halklar ve onların vicdanlarıdır.
Bunu bir gün tüm Türklerle Ermenilerin de kendi aralarında
konuşabileceklerine yürekten inanıyorum.”
Yazının altına imzamızı atarken, Hrant’ı kimlerin öldürmüş
olabileceğini bir kez daha düşünelim.
ASALA mı haklıydı?