Memuriyetten ihraç edilen öğretmen, polis, asker, savcı, yargıç
ve diğer mesleklerden memurların sayısı 50 bine yaklaşıyor.
Haksızlığa uğradığını iddia eden memurlar ne yapabilir?
Anayasa profesörü ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Burhan Kuzu iki hafta
önce bir açık oturumda memuriyetten ihraçlar konusunda:
- Kamudan atılanlar idare mahkemelerinde dava açsınlar, diye akıl
veriyordu. Burhan Kuzu bu görüşünü iki gece önce CNN Türk’te
tekrarladı.
Sayın profesör KHK metinlerini okumadığı gibi çevresinde de
kendisini uyaran kimse yok anlaşılan.
Evet... Anayasa’nın 125’inci maddesine göre ‘idarenin her türlü
eylem ve işlemine karşı’ yargı yolu açıktır.
Ancak KHK kararları birer idari işlem değil yasama faaliyeti
sayılıyor...
Bu konuda Kayseri ve Trabzon idare mahkemelerinin verdiği iki
öğretmenin açtığı iki davaya ilişkin kararlar var.
Bu kararları Milli Eğitim Bakanlığı internet sitesinde de
bulabilirsiniz.
Mahkemeler kararlarında özetle, ortada idari davaya konu olabilecek
bir idari işlem bulunmadığını, ihraçların KHK ile yapıldığını,
idare mahkemelerinin KHK’ların hukuki denetimlerini yapma
yetkilerinin bulunmadığından hareketle, davaların incelenmeksizin
reddine karar vermişler...
Sonuçta... Kamu görevinden ihraç edilen memurlara sadece Anayasa
Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kapısı açıktır.
Bazı hukukçular doğrudan AİHM’ye başvurmaları tavsiyesinde
bulunuyor.
Kahraman Başkan!
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel bir yandan iktidarın çeşitli
uygulamalarını eleştirirken diğer yandan Meclis Başkanı İsmail
Kahraman’ı şikayet ediyor.
Diyor ki:
- Yurtdışı gezilerinde Meclis Başkanı’na muhalefetten kimlerin
eşlik edeceği yasa gereği partilerin grup yönetimlerine yazıyla
sorulur, kararı gruplar verir. İsmail Kahraman açık yasa hükmüne
rağmen grupları devre dışı bırakıp canının istediği milletvekilini
doğrudan davet ediyor. Protesto ettiğimiz için bu davetlere
milletvekili vermiyoruz.
- Başka ne yapıyor?
- 15 Temmuz bombalaması sonrası ana binada yapılmakta olan tamiratı
da kafasına göre yapıyor. Ne Koruma Kurulu’na danışmak var ne
muhalefete. Atatürk’ün mareşal üniformalı resminin yer aldığı
halıyı kulisten hediye odasına nakletti. Mimarların ses çınlamasını
önlemek üzere yaptığı ve loca dediğimiz bölümle tavandaki ses
kırıcı ve ortam dinlemesini engellediği söylenen boruları kaldırdı.
Kulisteki ışıklandırma gündüz ışıklandırması şeklindeydi, bunu da
değiştirerek gözleri fena halde rahatsız eden beyaza çevirdi.
Sonuçta muhalefet kulisini özel hastanelerin bekleme salonuna
döndürdü. Ama yine de duvarları beyaz fayansla kaplatmadığı için
şükrediyoruz...
- Sonuç?
- Özellikle Atatürk’ün mareşal üniformalı resminin eski yerine
konması konusunda ısrarlıyız. Peşini bırakmayacağız.