Rahmetli Çelik Gülersoy, İstanbul için “Yaşanmış ama yazılmamış
şehir” derdi.
İstanbul Kitaplığı’nı bu eksiği görerek oluşturdu. Açılışında dedi
ki:
- Üç imparatorluğa başkentlik etmiş olan bu şehrin kendisi üstüne
bir koleksiyonun oluşturulması, yeni bir girişimdir, özel bir
eserdir. İstanbul, kendi tarihinde ilk kez olmak üzere, kendini
tanımak ve bilmek istiyor...
Bu amaç ve niyetle kurulan İstanbul kitaplığı, nadide kitaplar,
gravürler, fotoğraflar, kartpostallar ile birlikte 8100 esere
sahiptir...
Çelik Gülersoy kitaplığın yönetimini Gülersoy Vakfı’na bırakmıştı.
Anlaşılan otelciler Sultanahmet’te kitaplığın bulunduğu konağa göz
koydu. Vakıf, kuruluşundan 25 yıl sonra, bir konakta kitaplık
bulunması lükstür diyerek binayı elden çıkarıyor. Kitaplar nereye
taşınacak? Belli değil.. Vakfın üç üyesinden biri, Deniz Yalav
diğer iki üyeyi şöyle tanımlıyor:
- Gözlerini para bürümüş...
Gözünü para bürümüş insanın kitap falan görecek hali yoktur...
İstanbul kitaplığını kurtaralım.
Kentin ve halkın en büyük servetidir bu kitaplık.