Elektrik faturalarını görünce cereyan çarpmışa dönüyoruz.Akaryakıt zamları veya çarşı pazar pahalılığı da insanımızı bunaltıyor kuşkusuz. Peki, buralara neden geldik? Nasıl geldik?Eğer rotayı düzeltmek istiyorsak sorunların çıkış noktalarını gözden geçirmek zorundayız. Cumhuriyet tarihinde iki büyük kırılma noktası var.Biri, İkinci Dünya Savaşı sonrasında “Sovyetler Birliği bizden toprak ve Boğazlar’da üs istedi” söylemiyle siyasetin ve ekonominin tamamen ABD ve Atlantik güçlerine bağlanması... İkincisi, 1980 sonrasında Turgut Özal’la birlikte liberal düzene yönelmemizdir.Birinci hikâye etkisini bugün bile sürdürüyor. Solun oyları yüzde 35’i aşamıyor. Siyasette oylar sağ partilere yığılıyor. Sağa alternatif çözümler gündemde kendilerine yer bulamıyor.İkinci kırılmaya gelince... 12 Eylül ve sonrasında liberal düzene dümen kırmamızla birlikte devlet kuruluşları tek tek özel ellere devredilmiş, rekabetin artmasıyla ekonominin canlanacağı öngörülmüştü. Ne var ki bu vaat ve öngörüler tutmamıştır.Günümüzde tartışılması gereken iki ana konu, “Sovyetler toprak ve üs istedi” hikâyesinin iç yüzüyle, IMF kaynaklı ekonomi programlarının neden tutmadığı olmalı. Ancak, muhalefet partileri...